Yarı tüccar sanatçıların menajerliği
Bir haftadır kültür-sanat camiasında ve magazin basınında yoğun biçimde konuşulan oyunculuk ajansı sahibi Ayşe Barım olayı ve tekelleşme iddiaları resmi açıdan şimdilik soruşturma şeklinde sürerken, bu olayın herhangi bir hukuki-cezai sonuçla noktalanacağını sanmadığımı baştan söyleyeyim. Sonuçta bir insanın bu piyasada “işini iyi yaptığı için” suçlanması ve pek mantıklı gelmiyor bana ve neresinden bakılsa Ayşe Barım, başarılı ve işini iyi yapan bir menajer!
En genel hatlarıyla oyuncu-ünlü menajerliği, kendi ajansına bağlı sanatçının tanıtım faaliyetleriyle ilgili doğru kararlar vermek ve “belirleyici rol oynamak” şeklinde tanımlanabilir. İlgili olduğu dünyaya, kültür-sanata dair hiçbir özel yetenek gerektirmeyen bir iştir bu. Çalışkan, hırslı, işbilir, doğru bağlantılara sahip, girişken kişiliğiniz, suyun başını tutma beceriniz sayesinde para kazanıp, sanatçınıza para kazandırırsınız. Önemli olan “malınızı” iyi pazarlayabilmek, belirleyici rol oynayabilmektir.
Barım da bu piyasanın kurallarına göre oynuyor, oyunculara doğal olarak “mal” muamelesi yapıyor, değişim değerlerini hesaplıyor, kârlı biçimde pazarlıyor, “kötü paranın iyi parayı kovması” yasası da ister istemez sonuçlarını gösteriyor. O işini iyi yaptığı, belirleyici olabildiği için çok kötü oyuncuların durmadan başrol kapabildiğine de tanık oluyoruz çaresizce.
Eh, bugüne dek ajansa bağlı hiçbir........
© Aydınlık
visit website