CHP Önderliğindeki Sokak Hareketi -2- ABD Tayyip Erdoğan’ı yıkma hedefinden vazgeçmedi
ABD’nin stratejisinde Tayyip Erdoğan hâlâ yıkılacak iktidar sahibidir; Özgür Özel ise iktidar koltuğuna oturtulacak yeni gözdedir. Bu gerçekler karşısında, ‘ikisi de Amerikancı’ türünden kaba saba gerekçelerle Tayyip Erdoğan ile Özgür Özel’in aynı torbaya konmasının hayatta bir karşılığı bulunmuyor. Fark, herhangi bir fark değil, fakat cephe farkıdır.
Bilinçsiz kalabalıkların içinde farklı niyetler taşıyan kuvvetler bulunuyor. Ancak hepsini birleştiren konum, bilinçlerin Tayyip Erdoğan düşmanlığına kilitlendiği konumdur. Bu nedenle kitle hareketinin başladığı gün Sosyal Medyadan yayınladığımız mesajla şu saptamada bulunduk:
“Tayyip Erdoğan düşmanlığı bilinçsiz kalabalıkların gözünü kör ediyor. Ne yolsuzluğu görüyorlar, ne bölücülükle aynı safa düştüklerini, ne de Atlantik planlarında figüran konumuna sürüklediklerini...”(1)
Bu mesajımız, üç milyonun üstünde görüntüleme aldı.
Bilinçsiz kalabalıkların Tayyip Erdoğan düşmanlığına saplanmış olmaları, kimi aydınlar tarafından olumlu bir tavır olarak görülüyor. Çünkü kendileri de Tayyip Erdoğan Düşmanlığının esiridirler. Zihinlerindeki kelepçe, gözlerini de kör etmiştir.
Tayyip Erdoğan düşmanlığının çeşitli nedenleri var, bu gerçeği herkes görüyor. Ancak bugün bu mevzilenme, acaba Türkiye’yi kurtuluşa, bağımsızlığa, bütünlüğe, Üretim Odaklı Ekonomiye götüren mevzilenme midir?
Aslında sorunun yanıtını vermek için, Tayyip Erdoğan düşmanlığını stratejik hedef olarak belirleyen güce bakmak yeterlidir.
ABD Derin Devleti, 2020 yılı Ocak ayında yayınladığı “The Nationalist Course in Turkey” (Türkiye’de Milliyetçi Rota) başlıklı 260 sayfalık ünlü raporda Tayyip Erdoğan’ı yıkmayı amaçlayan stratejik planı ilan etmişti.(2) Kaldı ki bu plan, 2013 yılı sonlarından beri uygulanıyor. Fethullahçı Gladyo, bu amaçla seferber edildi, 15-16 Temmuz 2016 Darbe Girişimi bu hedefle tezgâhlandı ve kan döküldü.
Türkiye’nin 2016 yılı 26 Ağustos’unda başlayan Fırat Kalkanı, arkasından Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarında, ABD, Türkiye’yi durduramadı.
8-17 Kasım 2017 tarihinde Norveç’te düzenlenen NATO tatbikatının düşman tablosuna Tayyip Erdoğan’ın ve Atatürk’ün fotoğrafları birlikte konmuştu.(3)
2023 seçimleri öncesinde Tayyip Erdoğan’ın ABD ile uyumlu siyasetlere yönelmesi, Washington yönetiminin tavrını esastan değiştirmedi. En son Trump’ın seçilmesinden sonra ABD emperyalizminin Doğu Akdeniz’e odaklanması, Tayyip Erdoğan yönetimini hedef alan siyasetleri tekrar güncelleştirmiştir.
Tayyip Erdoğan’ın PKK’yı silahsızlandırma, Ahmet Şara’yı Suriye’nin bütünlüğüne yönlendirme, Suriye’nin kuzeyinde “Demir Yumruk” seçeneğini elde tutma ve İsrail’e karşı tavrı, ABD ve Avrupa’nın Küreselci güçleri tarafından iyi karşılanmıyor. ABD ve Avrupa basınının, Tayyip Erdoğan’ı Putin, Şi Jingping, Hamaney, Maduro, Orban ve Lukaşenko ile birlikte “diktatörler” kara listesinde tutması, Atlantik devletlerinin ortak tavrıdır. Batı basını Tayyip Erdoğan’ı sürekli “kundakçı” (Brandstifter) ve Türkiye’yi kan banyosuna çevirecek diktatör olarak suçladı.
İsrail Hükûmeti ve MOSSAD’ın güvenlik belgeleri, Türkiye’nin “İran’dan daha büyük tehdit” olduğunu belirliyor.(4) İsrail Meclisi Dış İlişkiler ve Savunma Komisyonu........
© Aydınlık
