“Gücü, gücü yetene!” dünyası
“Dünya adeta bir cehennemdir ve insanlar da bir yandan onun işkence gören ruhları, diğer yandan da şeytanlarıdır.” Arthur Schopenhauer
İmparatorluk hukuku; fetih ve istilaları yapabilen hegomonik bir gücün işgal ettiği topraklarda yaşayan insanları şiddet ve baskı yoluyla kendisine bağlayıp, kendi gücünü, çıkarlarını pekiştiren kuralları zorla kabul ettirmesi anlamına gelmekte.
Pax Romana (Roma İmp.), Pax Ottomana ( Osmanlı İmp. ), Pax Britannica‘dan sonra 1945’ten itibaren de Pax Americana dönemine geçildi. İki kutuplu bir dünya sistemi olsa da ABD, belirli coğrafyalarda hegomonik bir güç olarak, askeri üstünlüğüyle NATO, BM sistemi ve uluslararası kurumlar üzerinden imparatorluk hukukunu uyguladı. Sovyetler Birliği de Varşova Paktı üyesi ülkelere hegomonik gücünü gösterdi.
ABD bunu, demokrasi ve liberalizm kavramlarını kullanarak yapabildi. Söz konusu kavramlar ABD’nin çıkarlarını örten bir şal oldu. Askeri gücüyle girdiği bölgelerde çıkarlarını devam ettirme amacına erişirken ülkelerin kaosa girmesini, insanların katliama uğratılmasını, yerlerinden yurtlarından olmalarını umursamadı. Çıkarlarına aykırı davranan ülkelerde askeri darbelere yol vererek diktatörlerin katliam yapmalarına göz yumdu.
Bu politikaları uygularken kuruluşunda yer aldığı uluslararası kurumlar içinde belirleyici rolünden yararlanarak imparatorluk hukukuna meşruiyet sağlama imkanını buldu. Güvenlik Konseyi’nin veto yetkisi bulunan beş daimi üyesinden biri olarak bu yetkisini kendi çıkarlarına uygun olarak kullanabildi. Bu yetkiyi Rusya ve Çin de kendi çıkarlarına yönelik olarak kullandılar.
Uluslararası barış ve güvenliği, ülkeler arası dostane ilişkileri geliştirmek, ekonomik, sosyal, kültürel ve insani nitelikteki sorunların çözümü ve insan hak ve özgürlüklerine saygının geliştirilip özendirilmesi konusunda uluslararası işbirliğini sağlamak amacıyla kurulmuş bulunan Birleşmiş Milletler Sistemi amaçlanan........
© Artı Gerçek
