menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yarım yüzyılı aşan bir mücadelenin ardından....

29 0
25.11.2025

Sürgündeki mücadelemizi tam 51 yıldır aralıksız sürdürdüğümüz Brüksel'de geçtiğimiz hafta iki önemli olayı yaşadık... İlki, Brüksel Kültürlerarası Aksiyon Merkezi (CBAI)'nin 18 Kasım'da genel kurul üyeleri ve çalışanları arasında gerçekleştirdiği bir toplantıda, örgütün 2013 yılında vefat etmiş olan kurucu başkanı, İtalyan dostumuz Bruno Ducoli için bir anma plaketinin açılış töreniydi.

İkincisi ise, İnci'nin ve benim sürgün yaşamımızı ve mücadelelerimizi değerlendiren Esra Yıldız'ın "Vatansız" adlı belgeselinin 23 Kasım'da Brüksel'de ikinci kez gösterilmesiydi. İki yıl önce Akdeniz Film Festivali'nde izlenen belgeselin gösterimi bu kez ATTAC Film Festivali kapsamında Garcia Lorca kültür merkezi salonlarında gerçekleştirildi.

1974'te Brüksel'de İnfo-Türk'ü ve Güneş Atölyelerini kurduktan hemen sonra Belçika'daki demokratik göçmen ve sürgün örgütlerinin mücadelesinde de aktif olarak yer almıştık.

İtalyan Sosyal Animasyon Merkezi (CASI)'nin ve ünlü Bella Ciao korosunun kurucularından olan Bruno Ducoli'yle birlikteliğimiz 1975 yılına dayanır. O yıl, Fransızca Kültür Komisyonu (CFC) tarafından Brüksel metropol bölgesindeki göçmenlerin sosyal ve kültürel yaşama katılımını sağlamak için kurulan Göçmen Eğitim Merkezleri İrtibat Komitesi'nin aktif üyeleriydik.

Komite tarafından göçmenleri kendi hakları ve toplumsal yaşama katılımları konusunda bilgilendirmek üzere Fransızca hazırlanan broşürlerin Türkçe olarak yayınlanması sorumluluğunu biz üstlenmiştik.

Ülkenin iki büyük sendikal örgütü FGTB ve CSC'nin Türkiyeli göçmen işçilere yönelik Türkçe gazetelerini yıllarca biz yayına hazırlamıştık.

Hemen ardından Belçika'daki tüm ilerici göçmen örgütlerini bir araya getiren Göçmen İşçi Örgütleri Bağlantı Komitesi (CLOTI)'de, Brüksel ve Etterbeek belediyelerindeki Göçmen Danışma kurullarında, Fransızca Topluluğu Göçmen İşçiler Danışma Kurulu'nda, Flaman Bölgesi Göçmen İşçiler Platformu'nda ve Göçmen Enformasyon ve Yayın örgütü (IDI)'de aktif olarak yer aldık.

12 Eylül 1980 darbesinden sonra Türkiye'deki faşist cuntaya karşı düzenlediğimiz tüm etkinliklerde bu kardeş örgütlerden her daim büyük dayanışma ve destek gördük. 12 Eylül Cuntası'na karşı 14 Şubat 1981'de Brüksel'de düzenlediğimiz uluslararası protesto gecesine de Bruno Ducoli ile Silvana Panciera'nın kurucuları olduğu İtalyan Bella Ciao Korosu, İtalyanca direniş şarkılarıyla büyük katkıda bulunmuştu..

O dönemde Belçika'daki ilerici derneklerin mücadele hedeflerinden en önemlisi yabancı kökenlilere siyasal hakların tanınmasıydı... Bunun gerçekleştirilmesi ve ırkçılığa karşı mücadelenin güçlendirilmesi amacıyla, 8 Mayıs 1983'de Brüksel'de düzenlenen büyük yürüyüşe tüm dostlarımızla birlikte katılmıştık, Güneş Atölyeleri çocuklarının yürüyüşte hak istemlerini dile getiren pankartlarla yer alması büyük olay olmuştu.

O yıl, Profesör François Rigaux başkanlığında Brüksel Göçmen Sosyo-Kültürel Merkezi (CSCIB)'nin kurulması, Bruno Ducoli'nin bu yeni kurumun başına atanması Brüksel'deki göçmen topluluklarının yaşamında bir dönüm noktası oldu. Benim de yöneticileri arasında yer aldığım kurumun adı daha sonra Brüksel Kültürlerarası Aksiyon Merkezi (CBAI)'ye dönüştürüldü.

1984 yılında, Kral Baudouin'in CBAI'yi ziyareti sırasında, Güneş Atölyeleri göçmen topluluğunu temsil eden örgütlerden biri olarak sunulduğu gibi, sonraki yıllarda da CBAI'de çeşitli kültürel etkinlikler ve sergiler düzenledik.

Bruno, bizim Türkiye'deki rejime karşı verdiğimiz mücadelede de hep yanımızdaydı. Türk Ordusu'nun uyguladığı baskıları eleştiren bir yazımın İstanbul'daki bir dergide yayımlanması üzerine İstanbul'daki bir mahkeme Türkiye'ye girmem halinde derhal tutuklanmam için sınır kapılarına emir verince, 11 Nisan 2003'te Dışişleri Bakanı Louis Michel'e bir mesaj göndererek protesto etmişti.

22 Kasım 2008'de Türk devletinin ırkçı uygulamalarını eleştiren bir makaleme tepki olarak, Brüksel'deki Türk büyükelçisinin kışkırtmasıyla Türk medyası bir karalama kampanyası başlattığında da, o sırada emekli olarak İtalya'da bulunan Bruno ve Silvana bize şu dayanışma mesajını yollamışlardı:

"Sevgili İnci ve Doğan, Belçika'da sevgili dostumuz Doğan'a yöneltilen barbarca tehditleri öğrendiğimizde büyük bir şok, öfke ve kızgınlık duyduk. Ona duyduğumuz derin saygı ve Brüksel'de geçirdiğimiz uzun yıllar süren ortak aktivizm, onu tanıdığımız en önemli insanlardan........

© Artı Gerçek