Yeni bir söylem denemesinin anatomisi
Türkiye siyasetinde “tarihî” kelimesi o kadar sık kullanıldı ki artık duyunca refleks geliştirdik. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son açıklaması —özellikle de “AK Parti, MHP ve DEM Parti olarak bu yolu beraber yürümeye karar verdik” cümlesi— bu kez gerçekten üzerinde durulmayı hak ediyor. Hem içerdiği söylem düzlemi hem de siyasal iletişim açısından verdiği sinyaller bakımından.
Söylemden Gerçeğe Uzanan Yol
Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor: Erdoğan’ın konuşması bir açılım ilanı değil. Daha doğrusu, resmî olarak öyle sunulmuyor. “Terörsüz Türkiye” başlığı altında bir irade beyanı var ama bu, müzakere ya da pazarlık olarak tanımlanmıyor. Tam tersine, konuşmanın merkezine şu ifade yerleştiriliyor: “Bu, bir al-ver süreci değildir.”
Yine de bir şeyler değişiyor. Erdoğan’ın dili, alışık olduğumuz “karşıtlık” kurma refleksinden uzaklaşıyor, “ortaklık” inşa etmeye çalışıyor. “Şam, Diyarbakır, Halep, Kerkük bizim ortak şehirlerimizdir” derken; tarihî, etnik ve coğrafi kodlar bir araya getiriliyor. Bu, Türkiye siyasetinde nadir rastlanan bir söylemsel kapsayıcılık örneği. Ancak bu kapsayıcılık, tam da aynı konuşma içinde şu sözlerle sınırlandırılıyor: “Ama sular tersine akarsa gerekeni........
© Anayurt
