menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kötülük tercih midir?

11 0
18.08.2025

Kötülüğü çoğu zaman karanlık dehlizlerde yaşayan, şeytani zekâya sahip, insanüstü bir figürle özdeşleştiririz. Oysa tarihin en büyük yıkımlarının ardında, çoğu zaman yalnızca görevini yaptığını söyleyen sıradan insanlar vardır.

Geçtiğimiz yüzyılın en önemli siyaset bilimi kuramcılarından, Alman asıllı Yahudi düşünür, akademisyen Hannah Arendt’in (Nazilerin Yahudilere yönelik kırım ve zulmünden ABD’ye kaçmıştır) ünlü kavramı olan “kötülüğün sıradanlığı”, bu çarpıcı gerçeği yüzümüze vurur. Arendt, 1961’de Kudüs’te yargılanan Nazi bürokratı Adolf Eichmann’ı izlerken fark etmişti bunu. Eichmann, milyonlarca Yahudi’nin sürgün edilip ölüm kamplarına gönderilmesinden sorumlu bir organizatördü; ama ne bir şeytanın zekâsına ne de kanlı bir diktatörün karizmasına sahipti. Arendt’in ifadesiyle, onda gördüğü şey yalnızca “düşünmeme alışkanlığı”ydı. Kendi irade ve aklını (ve haliyle varlığını, kimliğini) sorgusuz sualsiz başkalarının kullanımına tahsis ederek her biri “emir kuluyum” bahanesine sığınan günümüzdeki yığınlar gibi… Kötünün, kötülüğün her çeşidine gönüllü uşaklık etmeye her an hazır ne çok Eichmann var artık; öyle değil mi?..

Kötülüğün sıradanlığı tam da burada yatıyor: Eichmann gibi kişiler, yaptıklarının sonuçlarını tahayyül etmeyen, kendi akıllarını sorgulayıcı biçimde kullanmayan bireylerdi. Bu, kötülüğün kökeninde bilinçli bir “şeytani niyet”in her zaman aranamayacağını gösteriyor. İşte Arendt’in keskin gözlemi de, bize asıl dehşetin bazen bilinçsizlikte saklı olduğunu........

© Anayurt