Mutluluk karesi: Sahip olmak mı, yetinmek mi?
Etrafımıza baktığımızda, maddi imkanlara, sağlığa, her şeye sahip gibi görünen insanların bile neden mutsuz olduğunu sıkça gözlemliyoruz. Lüks evler, pahalı arabalar, dolgun banka hesapları… Tüm bunlara rağmen gözlerinde bir boşluk, yüzlerinde silinmeyen bir hüzün. "Her şeyim var ama yine de bir şeyler eksik" hissiyatı, modern çağın en yaygın dertlerinden biri haline geldi. Oysa mutluluk, sanıldığı gibi sahip olunanların bir listesiyle ölçülemez; o, elindekilerle yetinme sanatı ve onlarla en iyisini yapabilme becerisidir.
Hepimizin bir “mutluluk karesi” var aslında. Bu kare, bazen geniş, bazen dar olabilir; bazen yemyeşil bir bahçe, bazen kurak bir toprak parçası. Önemli olan, o karenin içinde ne kadar huzur bulabildiğimiz, ne kadar anlam yükleyebildiğimiz. Mutluluk, tek bir unsurun değil; aile yaşamı, sağlık, iş hayatı, arkadaş çevresi ve diğer kişisel unsurların bir araya gelmesiyle oluşan karmaşık bir bütündür. Bir alanda eksiklik hissettiğimizde, diğer alanlardaki doluluğun bizi mutlu etmeye yetmeyebileceğini gözlemleriz. Örneğin, harika bir kariyere sahip olup sağlıklı da olsanız, aile bağlarınızda bir kopukluk varsa, o mutluluk........
© Analiz
