Varoluşumuzun ortak alanı yaşadığımız dünya
Uzay boşluğundaki yıldız sayısı aklımızın alamayacağı, dünya yüzeyindeki kum tanelerinden bile fazla olduğudur. Uzay, bilinmeyen varoluşun sırlarıyla saklı muhteşem üstü, aklı melekelerin üstünde hakikatin, gerçekleri insanlığın gözlerinin içine sokarak, ders verdiği üstün sonsuz derya.
Varoluş hikayemizin temel noktası insan olmak. Bizleri yaktan var eden yüce yaradan Kuran’da şöyle seslenmiştir:
Hucurât Sûresi : ”Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.”
Dünya üzerinde yaşayan çeşitli ten renginde, farklı dillerde konuşan, farklı kültürlere sahip kavimler Kuran’da bahsedildiği gibi çeşitlilik, özellikle vurgulanıyor. Çok çeşitlilik, farklılık ayrı bir zenginlik olarak bahsedilmiş ve önemsenmiştir. Kültürlerin ve dillerin farklı olması insan nesline has, hayvan ırkından farklılığımızı göstermektedir. Aklı melekenin bizlere verildiği, düşünme ve ayırt etme özelliğimiz, doğruyu ve yanlışı birbirinden ayrı değerlendirerek, hakikat yolunu seçmemiz özellikle istenmiştir.
Kimsenin birbirinden üstün olmadığı, ancak ahlak ve takvayla kişilerin ayırt edildiği, doğruluk ve dürüstlüğün insan olmanın gerçek olması gereken değerlerindendir. Yaşadığımız dünya biz insanların sonsuza kadar yaşayacağımız bir mekan değildir. Misafir olduğumuz bu........
© Analiz
