İsrail’in provokatif Suriye politikası
İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Başkanı Doç. Dr. Serhan Afacan, İsrail'in Suriye'deki provokatif ve saldırgan tutumuna karşılık Türkiye'nin duruşunu AA Analiz için kaleme aldı.
***
9 Aralık Devrimi’nin ardından bölgeden ve Batı’dan birçok devlet süreç içinde Cumhurbaşkanı Ahmed Şara yönetimindeki Suriye ile ilişkilerini geliştirirken İsrail, Suriye’de meşru hükümeti zayıflatıp etnik unsurları toprak bütünlüğünü tehlikeye atacak talepler etrafında kışkırtmaya dayalı yaklaşımında ısrar ediyor.
Türkiye’nin başından itibaren yaptığı ikazlara rağmen Netanyahu hükümeti provokatif tutumunu sürdürerek “Dürzileri himaye etme” adı altında ülkedeki etnik-dini ihtilafları derinleştirmek için her türlü aracı kullanmaya devam ediyor.
İsrail’in, Süveyda’da Dürziler ile Bedevi aşiretler arasında 13 Temmuz’da başlayıp kontrol altına alınana dek büyük bir insani krize neden olan olaylardaki rolü, bunun en son örneği oldu. Süveyda kent merkezine ve Şam’a hava saldırısı düzenlenmesi emri veren İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ateşkes sağlandıktan sonra yaptığı açıklamada da şu provokatif ifadelere yer verdi:
“Açık bir politika belirledik: Şam’ın güneyinde, Golan Tepeleri’nden Dürzi Dağı bölgesine kadar olan bölgenin silahsızlandırılması. Bu bir numaralı kural. İkinci kural ise kardeşlerimizin kardeşlerini, Dürzi Dağı’ndaki Dürzileri korumak. Bu iki kural da Şam rejimi tarafından çiğnendi.”
İsrail Başbakanı açıklamasının devamında, ateşkesin “talepte bulunarak, yalvararak değil” güç kullanarak sağlandığını vurguladı. Bu tutum ve ifadeler yalın bir nobranlığın ötesinde anlamlar içeriyor. İsrail Orta Doğu’nun “süper gücü” olma ve bölgeyi “sahiplenme” arayışında ve bu, bölge için gittikçe büyüyen bir soruna dönüşüyor. Nitekim Netanyahu bundan tam bir sene önce 24 Temmuz 2024’te ABD Kongresi'nde yaptığı konuşmada “sıkıntılı bir bölgeyi, baskı, yoksulluk ve savaşın kıyısından kurtarıp gelişen bir onur, refah ve barış vahasına dönüştürmekten” bahsetmişti.
Dahası İsrail, 7 Ekim’den bu yana Hamas ve Hizbullah’a büyük zararlar verdikten sonra Haziran ayındaki 12 günlük çatışmada İran’ı “mağlup ederek” bu güce daha da yaklaştığını ve hatta Netanyahu’nun ifadesiyle “dünyanın büyük güçleri arasında en üst sınıfa yerleştiğini” düşünüyor. Yani İsrail tehlikeli bir büyüklük kuruntusu içinde bulunuyor. Peki, bu tehlikeli tutumun bölgeyi ateşe atması nasıl engellenecek?
İsrail’in son tutumu Washington’ı bile rahatsız edecek kadar........
© Anadolu Ajansı Analiz
