menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Okurlara artık baygınlık geldi biliyorum ama....

14 0
08.08.2025

1- Türkiye Ermenileri Patrikliği, Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 20 Haziran’da İstanbul’da görüşeceği (ki, hayli kritik bir ziyaret olacağı baştan belliydi) gün, Patrikhane’yi dükkân kapatır gibi kapattı, aynı sabah Paşinyan’ın Ermeni toplumu temsilcileri ile yapacağı görüşmeye katılımcı göndermedi, Patrikhane’nin tam karşısındaki Kumkapı Ana Kilisesi’nde de ruhani bırakmadı.

2- Paşinyan Erdoğan ile görüşmenin yapılacağı sabah İstanbul Ermeni toplumu temsilcileri ile buluştu, sonra Kumkapı Kilisesi’ne dua etmeye ve mum yakmaya gitti. Orada hiçbir ruhani yoktu. Patrikhane’nin tutumu İstanbul Ermenilerinin önemli bir bölümünde tepkiyle karşılandı, en azından üzüntü yarattı, uygunsuz bulundu.

3- Patrikhane tepkiler ve tartışmalar üzerine 25 Haziran’da yazılı bir açıklama yayınladı. Patrikhane Paşinyan’ın Tüm Dünya Ermenileri Katolikosu II. Karekin ile yürüttüğü mücadelede sert ifadeler kullanmasına tepki olarak böyle bir tutum aldığını bildirdi.

4- Bu süreçte Patrik Maşalyan, ABD’deydi. Döndükten sonra 3 Temmuz’da bir basın toplantısı düzenledi, tutumlarının gerekçesini açıkladı, Paşinyan’ın zaten Patrikhane’yi ziyaret etme gibi bir programı olmadığını söyledi, toplantının bir yerinde, “Paşinyan İstanbullu Ermenilerden daha zeki, Patrikhane’ye gelse tepkiyle karşılanacağını biliyordu” dedi.

5- Ben kendi imzamla 6 Temmuz’da yayınladığım yazıda “hiç olmazsa” Kumkapı’da bir ruhaninin bulunması gerektiğini “Kilise” olmanın bunu gerektirdiğini belirttikten sonra İstanbullu Ermenilerin zekasını eleştirmesini yadırgayıp, Patrik Maşalyan’a hitaben, “Sizi seçen de İstanbullu Ermenilerdi” hatırlatmasında bulundum.

6- Jamanak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni bu yazının hemen ardından ilk olarak beş gün süren Türkçe bir yazı dizisi kaleme aldı. Dizinin bir yerinde, “Bazı çevreler, Patrik Maşalyan’ın ilkeli tavrı karşısında belli ki tepki ve tepkiselliklerinin çıtasını indirmeyi uygun gördü. Paşinyan’a sergilenen tavır bağlamındaki tartışma birdenbire nezaket kisvesine büründü. Buna koşut olarak, gerçekten hadlerini aşarak, bazı çevreler Patrik Maşalyan’a İstanbul Ermenileri tarafından seçilmiş olduğunu anımsatma gereğini hissetmiş durumda. Fikri zemindeki çaresizliğin doğurduğu bu agresivite aslında gülünç” dedi.

7- Burada benim kastedildiğim ortadaydı. Bu ifadelere yanıt olarak, “Paşinyan’ın İstanbul ziyareti ve tutarlılık” başlıklı ikinci bir yazı kaleme aldım ve orada Patrik Maşalyan’ın basın toplantısındaki (ilk yazıda değinmediğim) bazı ifadelerini eleştirdim. Çünkü Başbakan Paşinyan’ın sabah İstanbullu Ermenilerle buluştuğu toplantının soru-cevap faslında Patrikhane’nin (davet gitmesine rağmen) toplantıya temsilci göndermediği hatırlatılmış, Paşinyan da, “Onlar bana gelmiyorsa ben onlara giderim” yanıtını vermiş, bu yanıt salonda alkışlarla karşılanmıştı. Ben ABD’den döndükten sonra düzenlediği basın toplantısında Patrik Maşalyan’a bu atmosferi hatırlattığımda Maşalyan, “Muhtemelen ben de orada olsaydım ben de alkışlardım” demişti.

8- İkinci yazımda işte bu anlam vermekte zorlandığım yanıtı eleştirmiş, ayrıca İstanbul’daki malum toplantıya Türkiye Ermeni toplumundan bazı vakıf temsilcilerinin ve bazı basın mensuplarının “son anda” katılmaya karar vermesindeki tuhaflığı sorgulamıştım. Şöyle demiştim:
Peki İstanbul Ermeni toplumunun ve basınının ‘bazı’ üyeleri, ‘o gün’ ne yapıyor? Paşinyan’ın İstanbul Ermeni toplumu ile buluşacağı........

© Agos