menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Çatlak” yok ama frekanslar farklı

7 0
yesterday

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bir yıl önceki çıkışıyla başlayan “İmralı Süreci”, geçtiğimiz hafta en azından beyanatlar açısından baş döndürücü bir hız kazandı.

Süreç için kurulan “Komisyon”un İmralı’ya giderek Öcalan’ı ziyaret edip etmeyeceği büyük bir merak konusuydu. Bu yönde bilhassa DEM Parti’den gelen talepler, AKP çevreleri ve TBMM (aynı zamanda "Komisyon") Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından her manaya gelebilecek yanıtlarla geçiştiriliyordu.

Bahçeli son açıklamasında “Komisyondan seçilecek milletvekillerinin İmralı'ya giderek ilk ağızdan ihtiyaç duyulan mesajları alması süreci güçlendirecektir. Milliyetçi Hareket Partisi böyle bir heyete katılmaya hazırdır” demekle kalmadı, dokuz yıldır hapiste tutulan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş için de "Hukuki yollar sonuca ulaşmıştır. Tahliyesi Türkiye için hayırlı olacaktır" diye konuştu.

AİHM kararlarına rağmen Demirtaş’ı ısrarla hapiste tutan, bu iktidar. Peki şimdi ne olmuştu da Bahçeli bu noktaya gelmişti? Evet AİHM, 8 Temmuz 2025’te açıkladığı kararında Demirtaş’ın “Kobani davasındaki tutukluluğunun siyasi saiklerle sürdüğüne” hükmetmiş ve derhal serbest bırakılması gerektiğini belirtmişti. Adalet Bakanlığı ise bu karara 8 Ekim’de, sürenin dolmasına bir gün kala itiraz etmişti. Bu itiraz zaten hükümetin tutumunu yansıtıyordu.

AİHM Paneli ise yapılan itirazı değerlendirdikten sonra reddine karar verdi. Böylece, dokuz yıldır Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan Demirtaş hakkındaki AİHM kararı kesin hüküm haline geldi. Ancak iktidar açısından AİHM kararları yıllardır “yok” muamelesi........

© Agos