Dünya görseydi… Görüyor zaten
İki yıla yakın bir süredir İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırımı, çocukların kıyım kıyım kıyılmasını canlı seyrediyoruz ve durduracak bir şey yap(a)mıyoruz. Bu çaresizliğin bir sebebi güçsüzlük ise bir sebebi de rahatlığımızdan taviz vermeme isteği. Gazze için içimiz kan ağlasa da bize maliyeti olacak bir girişimde bulunmak istemiyoruz.
Aynı şey devletler düzeyinde de geçerli. Birçok devlet İsrail’i kınıyor, yapılanın soykırım olduğunu söylüyor ama hiçbiri bunu durdurmak için radikal bir adım atmıyor. Hangi devlet, hiçbir çıkarı yokken hatta çıkarına tersken sadece insaniyet namına Gazze’deki soykırımı durdurmak için İsrail’le silahlı çatışmaya girer mesela? Hangi devlet, hangi toplum, sadece insaniyet namına büyük zarar görmeyi göze alarak gözünü karartır. Belki siz bile bunları okurken, “Yok artık, daha neler!”, dediniz, yazdıklarım size uçuk ve naif sözler olarak göründü. Her sabah kalkıp güzel güzel işimize giderken, kimisi az kimisi çok kazanırken, kimisi büyük kimisi küçük zevklerini yaşarken, çocuklarımız tek parça olarak yanı başımızdayken kim bütün bunları uzaklarda öldürülen üstelik somut hiçbir bağımızın olmadığı çocuklar için riske atar? Ama işte tam da bu sebepten dolayı İsrail istediğini yapıyor ve yapacak. Onlar da biliyor ki kimse onları durdurmak için tırnak ucu kadar maliyeti göze almayacak. Onun için Gazze’yi Filistinlilerden tamamen temizleyeceklerine ve bunun yanlarına kalacağına inanıyorlar.
Geçen 23 ayın benim üzerimde de bazı etkileri oldu ki muhtemelen birçoklarınız benzer durumdasınız. Artık her şeye, kendim de dahil herkese daha az saygı duyuyorum, daha az önemsiyorum. Herkes gözümde küçüldü. Daha öfkeliyim ve Peter Ustinov’a atfedilen, “Savaş zenginlerin terörüyken terör fakirlerin savaşıdır”, sözüne daha fazla inanıyorum artık.
Gazze’deki kıyım tabii ki birçokları üzerinde ruhsal ve duygusal manada etkili oluyor. Yazar, ressam ve stand-up aktörü Vahe Berberian da 17 Ağustos’ta kendi bloğunda, “Ben Hâlâ Bu........
© Agos
