Teknokratik Sosyalizm ve Dijital Kapitalizmin Eleştirisi-2
Teknokratik Sosyalizm Kavramı Tarihsel Kökler ve Teorik Çerçeve
MÜNİR KARATAŞ – Teknokratik sosyalizm kulağa sadece bir ekonomi modeli gibi gelebilir ama aslında çok daha fazlasıdır: dijital çağın karmaşık sorunlarına verilen tarihsel, hatta bir nebze kaderci bir yanıttır. Bu fikrin köklerini kazırsak 19. yüzyılda Saint-Simon’a kadar gideriz. Saint-Simon, üretim ve dağıtımın kaotik piyasa güçlerine değil, uzmanlara ve mühendislere bırakıldığı, rasyonel bir şekilde koordine edilen bir toplum hayal ediyordu. Bir nevi “toplumu Excel tablosuyla yönetme” projesi…
20 yüzyıla gelindiğinde bu vizyon iki farklı hattı izledi. Birincisi, 1930’ların Kuzey Amerika’sında Technocracy Inc. hareketi: Howard Scott’un “enerji değeri teorisi” ile üretimi para yerine enerji birimleriyle ölçme hayali. Kulağa bilim kurgu gibi geliyor ama amaç, toplumu tamamen teknik verimlilik ilkelerine göre çalıştırmaktı. İkinci hat ise Sovyet deneyimi: beş yıllık planlar, hedefler, teknik uzmanlar… Evet, sonuçları tartışmalıydı ama “teknokratik planlama” fikrine tarihsel bir boyut kazandırdı.
Bu hikâye 1970’lerde Şili’de bambaşka bir sahneye taşındı. Stafford Beer’in Project Cybersyn’i, gerçek zamanlı veri akışlarını kullanarak ekonomiyi esnek bir şekilde yöneten, bir anlamda internetin bebeklik döneminde yapılmış bir “dijital planlama” denemesiydi. Cybersyn, bugün blockchain’den dağıtık veri ağlarına kadar birçok teknolojik fikrin öncüsü sayılabilir.
Üstelik bu yalnızca Batı’nın hikâyesi değil. 1950’lerde Hindistan’da Mahalanobis’in istatistik temelli planlama modelleri, Fransa’nın “indicative planning” komisyonları ve Çin’in veri odaklı beş yıllık planları… Tüm bu örnekler, teknokratik sosyalizmin evrensel bir ihtiyaçtan doğduğunu gösteriyor: Toplumu yalnızca piyasa sinyalleriyle değil, kolektif akılla yönetme arzusu.
Teorik cephede Otto Neurath’ın “in natura hesaplama” fikri, kaynakları para yerine fiziksel ölçülerle hesaplamayı önererek bu tartışmaya farklı bir boyut kattı. Bugün karbon kredileri, blockchain tabanlı token sistemleri ya da enerji bazlı kripto paralar, Neurath’ın hayal ettiği dünyanın teknolojik izdüşümleri gibi görünüyor.
Ve tabii Slavoj Žižek… Her zamanki gibi oyunu tersine çevirip teknolojinin yalnızca bir gözetim aracı olmadığını, kapitalizmin krizlerini keskinleştirerek aşma potansiyeli taşıdığını söylüyor. Paul Cockshott ve Allin Cottrell ise bu fikri bir ütopya olmaktan çıkarıp........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein