menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Pırpır

9 0
17.09.2025

Hayatının en renkli dönemi hangisi diye sorsalar, hiç tereddüt etmeden “Gazetecilik yılları” derim. Neler yaşamadık, neler görmedik, neler duymadık ki!

Her geçen gün biraz daha “dip” yapan sektördeki “zirvelere” şahitlik ettiğimiz için de kuşak olarak ayrıca çok şanslıyız. Övünmek gibi olmasın, şahsen benim, okuyucularına kuponla uçak veren bir gazetede çalışmışlığım bile var.

Genç okuyucularımın “Yok deve!” dediğini duyar gibiyim. Deve değil efendim, bildiğiniz uçak…

***

1989 yılıydı sanırım. Kemal Ilıcak’ın patronluğunda, dönemin en çok konuşulan gazetelerinden birinde, Tercüman’dayız biz de.

Patroniçe Nazlı Ilıcak’ın etkisiyle, siyasi yasaklara karşı bayrak açıp Süleyman Demirel’in yanında saf tutulunca, Turgut Özal iktidarının ilan ambargosu başlamış; bir zamanlar 5 kıtada (Avustralya’da bile) basılan gazetede acayip hareketli günler yaşanır olmuştu. Liderlik yarışı, ayakta kalma mücadelesine dönüşmüştü bir anda. İyice köşeye sıkışan gazete yönetimi de satış gelirlerini artırmak için Türk basın tarihinde çok özel yeri olan (!) bir promosyon kararı aldı: Tek kuponlu çekilişle “uçak” verilecekti.

O güne kadar okuyucularına çaydanlık, ansiklopedi, yemek takımı, bilgisayar, otomobil, hatta dayalı döşeli ev hediye eden gazeteler olmuştu ama böylesine ilk kez rastlanıyordu. Kampanya daha başlamadan, kupon karşılığında verilecek uçak ülkenin en önemli gündem maddelerinden biri haline geldi. Ben bu ilgiyi, Türk milletinin havacılığa olan sevdasına bağladım şahsen. Bedavayı seven bir millet olmamızla uzaktan yakından ilgisi yoktu (!)

İlginçtir; gazetenin günlerce devam eden anonslarında, uçağa ilişkin hiçbir detay yer almadı. Hal böyle olunca, temiz kalpli halkımız da kendine göre hayaller kurmaya başlamıştı.

Çok kupon “çok şans” demekti. Türkiye’de tek kuponla Boeing ya da Concorde kazanacağını zannedenlerin sayısı yabana........

© 9 Eylül Gazetesi