Bilmece bildirmece!
BERGAMA’DAN SİYANÜR GÜNLÜKLERİ-22
Ne güve ne de pas onu yiyip bitiremez; ancak insan zihni onun tarafından yutulur.
Nedir bu nesne?
Tabii ki altındır.
Rengi ve enderliğiyle insanı mest eden, değeriyle zenginlerin gözünü kör eden kıymetli metal.
Altın kimyasal olarak soy bir metal, fiziksel olarak çok dayanıklı bir maddedir: Ne paslanır, ne çürür. Güve gibi organik maddeleri yiyen şeyler ona zarar veremez. Asitlere karşı dirençlidir, bin yıllarca bozulmadan kalabilir.
Bu yüzden yüzyıllardır değerin ve ölümsüzlüğün simgesi olmuştur.
Ama işin trajik yanı şudur:
Altın bozulmaz ama ona sahip olma arzusu, insanın içini bozar.
İnsan zihni bir kez altının cazibesine kapıldığında: Hırs artar, ölçü kaybolur. Açgözlülük normalleşir. Ahlaki değerler altının terazisine vurulur. İnsan ilişkileri meta haline gelir. Zihin, altınla doldukça vicdan boşalır.
İnsan altını tüketir; ama sonunda altın insanı yer.
Sonuçta zihin altına sahip olmaz; altın zihne sahip olur.
Altın zihni ele geçirir.
Dünya tarihi altın uğruna işlenen sayısız kötülükle doludur:Savaşlar, sömürgecilik, soykırımlar, doğanın tahribi, işkenceler, dostlukların bozulması, ailelerin dağılması…
Hepsi, bu madenin parıltısı, sahip olduğu güç uğruna yapılmıştır.
Açgözlülükle yitip gider insanlık.
Altın, ne güve ne pas gibi bir dış düşmandır.
Ama insanın içindeki boşlukla birleştiğinde bir yıkım gücüne dönüşür.
Birçok bilge kişi bu olguya karşı insanların dikkatini çekmiş, uyarmıştır.
Antik Yunanistan'da Thebai’de doğmuş, İ.Ö 4. yüzyılda yaşamış bir şair olan Pindaros bunların başında gelir.
İnsanlık onun kültürel ününü günümüze kadar taşır.
Thebai’yi fethedip yakıp yıkan Makedonyalı Büyük İskender, saygısından dolayı onun evine dokunmamış.
Pindaros demiş: “Altın, Zeus'un (antik Ege dininin baş tanrısı) bir çocuğudur; ne güve ne de pas onu yiyip bitiremez; ancak insan zihni altının üstün gücü tarafından yutulur”.
(Pindaros)
***
Mitoloji ve edebiyatta da altının laneti kendini gösterir:
Anadolulu, Frigaya kralı Midas zenginlik tutkunudur. Dokunduğu her şey altına dönüşsün ister, isteği gerçekleşir ama başta kendi sağlığını ve çok sevdiği kızını kaybeder.
Helen mitolojisinde İason adlı kahraman önderliğinde bir grup savaşçı, Doğu Karadeniz’de Kafkasya kıyılarında (Kolkhis’te) bulunan zenginlik ve gücü simgeleyen Altın Post'u bulup almak için yola çıkarlar. Alırlar ama başlarına gelmedik felaket kalmaz.
Tarihi anlatılardan ve sözlü gelenekten gelen bir öyküde, yerlilerin var olduğunu söylediği; Güney Amerika’yı işgal eden İspanyolların “El Dorado” adını verdikleri efsanevi altın şehir uğruna binlerce yerlinin katledildiği bilinir. Gerçek dünya İspanyolların bu altın hırsıyla yağmalanır.Altın arayanlar, sanki insanlığını kaybetmiştir.
Modern çağda, büyük Alman yazarı J.W.Goethe’nin Faust adlı ünlü kahramanı Mefisto’yla, Şeytan’la yaptığı anlaşmada zevk ve altın karşılığında ruhunu satar.
Jack London’ın “Vahşete Çağrı” adlı eserinde, Alaska’da altın peşinde koşan insanların vahşiliği artar,doğaya, hayvanlara ve birbirlerine karşı acımasızlaşırlar. Altın uğruna uygarlık maskesi düşer, ilkel yan ortaya çıkar.
J.R.R. Tolkien’in fantastik öyküsü “Yüzüklerin Efendisi”nde sıradan, iyi bir karakter olan Semeagol altının simgesi olan bir “yüzük” ele geçirince kötü bir varlık, Gollum olur. Bedeni bozulur. İyilik ve........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Rachel Marsden