menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Filmi geriye sarınca

14 1
yesterday

Bugün İmralı ekseninde yaşananların kronolojik dökümü, ortaya çıkan sonucun hiç de şaşırtıcı olmadığını ortaya koymaktadır.

Marksist-Leninist bir altyapı ile ortaya çıkan Öcalan ve PKK’nın bugün bölücü-ümmetçi bir çizgiye evrilişi yeni değildir.

1990’lı yıllar, Türkiye’de eksen kaymasının yapılandırıldığı dönemin başlangıcıdır.

Özal’ın emperyalist güdümlü neo-liberal politikaları, sadece Kemalist ekonomi politikalarını değil, Cumhuriyetin millet ve ulus kimliğini de ortadan kaldırmayı amaçlayan girişimlerin başlangıcı oldu.

Özal’ın Türk kimliğine olan yaklaşımı, toplumdan saklansa da, AB’ye girişi kolaylaştırmak amacı ile yazılıp, yurt dışında yayınlanan “La Turqie en Europe” (Avrupa’daki Türkiye) adlı kitabında açıkça ortaya konulmuştur. “Anadolu da Türk’e ve Türk kültürüne ait bir şey yoktur” tezini savunan ve Yunan medeniyetinin Osmanlı sistemindeki şekillendirici etkilerini anlatan kitap, Türklüğü alt bir kimlik olarak tanımlamakta ve Yeni Osmanlıcılık Hareketinin altyapısını hazırlamaktaydı.

Hazırlattığı ancak uygulamaya geçirilemeyen Raporda da Türkiye’nin 13-15-18 eyalete bölünmesi yer almaktaydı.

‘90’lı yılların ortalarında RP İstanbul İl Başkanı olduğu dönemde Recep Tayyip Erdoğan’ın da benzeri bir açıklama ile “Türkiye’yi Osmanlı Eyaletler sistemi içinde düşündüğünü” açıklaması rastlantısal değildi.

Aynı dönemde PKK ve Öcalan bir paradigma değişikliğine yöneldi. Marksist- Leninist çizgi terk edilmiş, ümmetçi-bölücü ittifak için ilk adımlar atılmaya başlanmıştı.

1994’de Berlin’de “Kürdistan İslam Hareketi” adı altında bir kongre toplandı. Öcalan’ın demeci okundu.

“Kemalizmin bir Deccal rejimi olduğunu” anlatarak başladığı demecinde, Öcalan “Gerçek İslam” göndermesiyle “İslam Enternasyonalizimini” övdü.

PKK’nın yürüttüğü mücadelenin Müslümanların özlediği “Asr-ı Saadet”e yakın bir biçim ortaya koymak ve Kürdistan’ı İslam Enternasyonalizminin beşiği yapmak” olduğunu vurguladı. “Kürt sorununun da en yakıcı İslami sorun” olduğunu” söyledi.

Böylece Büyük Orta Doğu Projesinin bileşenleri atağa geçiyordu.

Marksist- Leninist çizgide etkin bir sonuç yaratarak büyümenin mümkün olamayacağı anlaşılmış, farklı inanç ve etnik kimlik grupları ile entegrasyon yolu açılmıştı.

Aynı yıllarda emperyalizmin güdümündeki 2. Cumhuriyetçi kadrolar TV kanallarını işgal etti. Kemalizm ve Türk Milleti........

© 12punto