Lozan konuşulabilir mi?
Açılım programı uygulanırken Lozan’ın gündeme gelmesi ciddi rahatsızlık yarattı. Zira Lozan Antlaşması ülkenin tapu senedi olarak kabul edilirse, Lozan’ın tartışılması ülke sınırlarının ve yönetim alanının tartışılması gündeme gelir ki, bu durumda kazanılmış ulus sınırları ve yönetim hakkı ciddi yara alır.
Bu söylemler bugün hemen hemen tüm toplumun zihnini kurcalıyorsa, ulusun zihnini kurcalayan talepleri ileri sürenlerden değil de, bu ortamı öngörüsüz yaratandan hesap sormak gerekmektedir. Bu sürecin anlaşılabilmesi için, sürecin başlangıç aşamasına, başlatılış biçimine gitmek gerekir. Sürecin başlatılması Cumhur ittifakının eş başkanının bizzat Öcalan’a çağrı yaparak silahları bırakması ve bizzat ilgili parti grubunda konuşma yapması şeklinde olmadı mı? Aynı süreçte bizzat devlet başkanı tarafından da silahların gömülmesi sonrasında her türlü siyasi adımın atılabileceği söylenmedi mi?
Peki, mesele ana hatlarıyla böyle gelişince karşı tarafın eli güçlenmiş olarak, hiçbir sınır tanımadan teklifini ileri sürmede bir beis görülebilir mi? Çünkü böyle bir teklif ya da davet ilişkisinde görüşme önerisi yapan, aynı zamanda karşı tarafın önerilerini de almaya hazır demektir. Öneri yapılması, karşı taraftan gelebilecek öneriler üzerinde müzakere yapılabilmesi görüşü ortaya çıkınca böyle bir sonuca ulaşmak, sürecin dinamiği açısından çok şaşırtıcı görülmemelidir. Buradaki meselenin özü, öneri yapan tarafın da, karşı öneri geliştiren tarafın da nasıl bir bağlantı merkezi ile güdümlü hareket ettiğidir. Ortadoğu şekillendirilirken, Türk siyaset dünyasında dün mangalda kül bırakmayan politikacılar ve politikalar karşısında bugün bunun tam tersi bir politikanın gündeme gelmesi, herhalde gece görülen rüya ile ilgili değildir.
Bir zamanlar, Özal döneminde Bulgaristan Türk gruplarını ülkeye gönderiyordu. Bu duruma sinirlenen Özal “ümüğünü sıkarım” gibi laflarla Bulgar makamlarına tehditler yağdırıyordu. Fakat ne oldu ise, aniden tüm söylemler rafa kaldırıldı, Türk vatandaşlar Türkiye’ye gönderildi ve gönderilen vatandaşlar Türkiye’de yerleştirildi. O olay bir sır perdesi olarak tarih sayfalarına geçti, öyle gözüküyor ki, günümüzün olayı da bir şekilde başlatıldı, hatta bir şekilde de sürdürülerek, ileri aşamalarda Ortadoğu’da İsrail ve ABD’nin oluşturmayı hedeflediği güvenli devlet tarih sayfasında yeriniş alacaktır.
Çok ileri........
© 12punto
