Acelemiz ne; Bir 21 yıl daha bekleriz!..
ABD, AB, Fransa, Yunanistan, illa da İsrail Kıbrıs’a alabildiğine abanmışken, Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni açmak üzere önceki gün KKTC’ye gitti. Onlar Rum kesimini silahlandırıp askeri üs kurarken, biz “siyasi üs” inşaa ediyoruz. Malûm, itibar meselesi’...
Erdoğan, KKTC’den önce İtalya’daydı. Dönüş yolunda hafta sonu KKTC’ye yapacağı ziyaretten söz ederken, “KKTC’nin tanınması için gayretlerimizi de artırarak sürdüreceğiz... Türk dünyasının da kardeşlerinin yanında olmaya devam edeceğini düşünüyoruz.” dedi.
Ancak KKTC’deki törenlerde, buradaki türban tartışmalarına bile değinirken, tanınma meselesini hiç ağzına almayıp şunları söylemekle yetindi:
“Kıbrıs Türkü’nün maruz bırakıldığı haksız izolasyon son bulmadıkça, Ada’ya adil, kalıcı, sürdürülebilir ve Ada’nın gerçeklerine uygun bir çözüm gelmedikçe, bizim Güney Kıbrıs Rum yönetimini muhatap almamız, ticaret yapmamız, limanlarımızı kullandırmamız mevzubahis dahi olamaz... Türk dünyasının ayrılmaz parçası olan Kıbrıs Türk halkı, inşallah eninde sonunda hak ettiği konuma ülkemizin de desteğiyle gelecektir.”
Neyse ki, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Artık uzun yıllar müzakere masalarında vakit kaybettikten sonra bugün gelinen noktada eşit, egemen iki toplumun varlığının kabul edilmesi ve KKTC'nin uluslararası alanda tanınırlığını sağlamak için gayretle mücadele etme zamanı” olduğunu belirtti.
Erdoğan geçtiğimiz 9 Nisan’da; Türkiye’nin, “AK Parti hükümetleri döneminde icazet alan değil, icazeti aranan ülke konumuna geldiğini”, yine “Türkiye’nin büyük güçlerin oyunlarında rol lütfedilen bir figüran değil, senaryosunu kendi yazdığı oyunları hayata geçiren bir aktör”, “muteber, muvaffak ve muktedir bir ülke olduğunu” anlatırken, bundan sadece 5 gün önce 4 Nisan’da Türk Devletleri Teşkilâtı (TDT) üyesi Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, gözlemci üye Türkmenistan ile Tacikistan, Kıbrıs Rum kesiminde büyükelçilik açmış, ayrıca Türkiye’nin Kıbrıs’ta “işgâlci” olduğunu savunan kararlara imza atmıştı.
Sürpriz miydi? Hayır, bağıra bağıra geldi. Örneğin; 2022’de KKTC, TDT’ya “gözlemci üye” olarak kabul edildiğinde iktidar ve medyası, bunu “zafer” ve “tanınmaya doğru giden önemli bir adım” diye sunarken, karara tepki gösteren AB, KKTC’yi “ayrılıkçı” olarak nitelendirip Rum yönetimini Ada’nın tek devleti olarak gördüğünü açıkladı.
Ankara her zamanki gibi, AB’nin açıklamasını “tümüyle reddedip, yok hükmünde” sayarken,........
© 12punto
