menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gerçek ve Yalan Arasındaki Bulanıklık

19 0
16.08.2025

Demokrasi: Meşrutiyet Problemi Değil, Kültür Problemi

İçinde yaşadığımız coğrafyada da gördüğümüz, kuvvetler ayrılığı ilkesinin ortadan kalktığı ve hiç bir denetime bağlı olmayan diktatöryel rejimler, günümüzde karşımıza farklı otokratik yönetim biçimleri olarak çıkıyor. Diğer bir değişle, seçimlerin sonuçta bir anlam ifade etmediği, muhalefet unsurlarının gerektiğinde hapse atılabildiği, öldürüldüğü veya sürüldüğü totaliter rejimlere 21. yüzyılda pek rastlanmıyor.

Fakat rekabet unsurlarının devam etmesine rağmen, siyasi sürecin, seçim kanunu değişiklikleri, propaganda ve Yargı eliyle sistematik olarak muhalif unsurların aleyhine çevrildiği bir dönemden geçiyoruz. Gücü, ne pahasına olursa olsun ürettiği pratik "çözümlerle" elinden bırakmayan otoriter ve hibrit yönetim biçimleri, bugün totaliter rejimlerin yerini almış durumda.

Toplum içinde artan otoriter eğilimlerle kendini gösteren demokrasiden kopuş süreci, din ya da bir ideolojiyi meşrutiyet aracı olarak kullanan siyasi irade ve bunu sorgulamayan seçmen kitleleriyle gelişir. Belirli bir mesafe kaydettikten sonra, geri dönüşü çok zor bir evreye girer. Çünkü bu kopuş, geri dönüşü mevcut kılacak hukuki ve kurumsal mekanizmaları, bunu gerçekleştirebilecek aydın kesimi ve ona duyarlı halk kitlelerini de beraberinde büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır. Kurumlar tekrardan düzenlenir ve yeni kanunlar çıkartılabilinir fakat işin özünde kültürel bir değişim gerekmektedir. Kuşaklar sürecek kültürel değişimi, iç siyasetten bağımsız olarak dışarıdaki gelişmeler ve hâkim konjonktürde şekillendirecektir.

Demokrasi doğal bir netice değildir. Aksine, insanların çıkar ve menfaatlerini kolladığı, birbiriyle rekabet ettiği ve karşısına çıkan engelleri bertaraf etmeye çalıştığı, otoriter eğilim, doğal olandır. Demokrasi, belirli prensipler çerçevesinde işleyen, eğitim ve etik gerektiren bir düzendir. Diğer bir ifadeyle, demokrasi bir meşrutiyet problemi değil, kültür problemidir. Seçmen-kitleleri ve oy-vermek gibi mekanik egzersizlerin ötesinde; demokrasi, özünde kültürel bir olgudur. Toplum nezdinde oluşan, kendisini besleyecek ve koruyacak bir siyasal kültürün eksikliğinde, demokratik rejimler hayatta kalamaz. Kendilerini gerçek demokrat olarak resmeden popülist liderler öncülüğünde, otokrasiler demokrasinin yerini alır.

Otoriter liderlerin bir toplumda taraftar bulması ve beğeni toplaması, o toplumda demokratik normlar açısından ciddi bir kültürel........

© 12punto