menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bahçeli'nin asaleti, Erdoğan'ın ömrü, Türkiye'nin hali

11 2
10.03.2025

Sırrı Süreyya Önder geçmişten kıssalar aktarmayı, hikâyeler anlatmayı pek sever. Nüktedan bir dili vardır, o kısacık anlatıdan çarpıcı sonuçlar çıkarmamızı ister sanki. Hakkını yemeyelim, çoğu zamanda öyle olur. Misal bir yazısında Hz. Hüseyin’in Kerbela’ya giderken yolda şair Ferezdak ile karşılaşmasını aktarır bize. Ferezdak Hüseyin’e “Kufe’lilere güvenme onların dili Ali söyle gözleri Muaviye bakar” der. Anlamak isteyen için oldukça çarpıcı bir anekdot tabi. Acaba Önder’in payına bu anekdottan bir şeyler düşer mi, tartışmak gerek. Anlatıyı bugüne taşırsak kimlerin dili Ali söyler, kimler Muaviye bakar; kimler aynı anda hem Muaviye siyaseti ile gündemi belirler, hem “Ali” dili ile konuşur. Eminim bugünün olayları da yarına kıssalar, anlatılar şeklinde taşınacaktır.

Son dönemde Devlet Bahçeli’ye dizilen methiyeler tarihsel kıssaların biri olabilir, zira Bahçeli önemli bir figür; sıradan bir yapının başkanı ya da yöneticisi değil; tarihsel belleği, eylemleri, ideolojisi olan bir partinin genel başkanı. Doğal olarak şahsı hakkında dile getirilen o sözlerden partisi de payını alacaktır. Genel Başkanlar partilerini temsil eder, onun dilinde varlık bulurlar.

Sırrı Süreyya Önder’den, Selahattin Demirtaş’a ve Yılmaz Erdoğan’a kadar bugünlerde pek çok isim Devlet Bahçeli’ye ne kadar değerli ve önemli biri olduğunu hatırlatıyor, kendisine teşekkürlerini bildiriyorlar. Sırrı Süreyya Bahçeli’nin ne kadar asil ve zarif biri olduğunu açıklıyor mikrofonlara, Ağbilerinden Ş harfinden orak çekiç figürleri türetmeyi öğrenen Yılmaz Erdoğan teşekkürlerini iletiyor Milliyetçi Hareket Partisi liderine ve nihai olarak Demirtaş uzun ömürler diliyor Devlet Bahçeli’ye.

Ortada bugün ayrıntılarını ve sonuçlarını bilemediğimiz bir süreç yaşandığı aşikar ve fakat bütün bir tarihi, belleği silerek toplumsal gerçekliği adeta yok sayarak Bahçeli’ye dönük bu övgü dolu söylemleri “normal” mı karşılayalım, Siyaset mi diyelim şimdi olan bitene? Öyle bir hava estiriliyor ki, bildiğimiz MHP Genel Başkanından ve dolayısıyla onun temsil ettiği gelenekten değil de, Kanarya Sevenler Derneği başkanından bahsediliyor sanki. Onun ne kadar zarif ve asil biri olduğu söyleniyor. Oysa bugün Türkiye tarihini araladığımızda, kanlı olayların, sokak çatışmalarının, faili meçhullerin tam odağında yer aldığı öne sürülen bir parti var karşımızda. Üstelik bu sadece iddialar düzeyinde kalan bir durum da değil. Bakın çok eskilere gitmeye gerek yok, Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, Sinan Ateş'in kendisine "İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın beni öldürtmek için Olcay Kılavuz’a ve Ahmet Yiğit Yıldırım’a talimat vermiş. Kiralık katil arıyorlarmış" dediğini söylemedi mi? Bahsettiği bütün bu isimler o asil insanın partisinin üst kadrolarında yer bulan isimler değil mi?........

© 12punto