1900’lerin başına geri döndük. Avrupa’nın müstakil uluslarında aşırı sağ partiler nitelikli oranda tabanını genişletiyor. Fransa’da Marine Le Pen’in denklemden çıkarılması, Almanya’da ise AfD’nin sistemden dışlanması Trump öncesi dünya düzeninin ABD olmaksızın bir süre daha devam edeceğini gösteriyor. Ancak biz Türkler haricinde kimsede kendi vatanında parya olacak göz yok. Üstelik emperyal uluslardan bahsediyoruz. Eski kölelerine kendi yurtlarını bırakacaklarını düşünmek hayalcilik olur.

Avrupa’da kentlerin güvenliği ve toplumların yaşam standardı günden güne düşüyor. Ticaret savaşlarının tetiklediği ekonomik depremler toplumları bir sorumlu aramaya itiyor. Avrupa halkları adım adım İsmet İnönü’nün “Şartlar tamam olduğunda ihtilal yasal bir haktır” dediği noktaya geliyor. Geçmişte fatura her daim azınlıklara kesilmişti. Üstelik bu sefer varlıklarına el koyup finansman sağlayabilecekleri Yahudiler de yok. Avrupa’daki göçmenleri mancınıktan hallice düşük bütçeli sürgün hikayeleri bekliyor.

Demokrasi ve insan hakları batı menşeli kavramlar. Uluslararası Mahkemeler ve Kuruluşlar Avrupa’da bulunuyor ve üyelerini batılılar oluşturuyor. Yani neyin iyi neyin kötü olduğuna zaten kendileri karar veriyor. Avrupalılar yabancıların yarattığı mali ve sosyal yükten kurtulmak için sistem dışı partilere yöneliyor. Önümüzdeki on yılda deportasyonlar başlayacak gibi........

© 12punto