Büyümek için en doğru zaman olabilir mi?
Bu kadar belirsizlik ortamında ve öngörülemeyen, “olmaz” denilen her şeyin olabildiği bir dönemde ‘başlık’ fazla iddialı oldu sanırım. Evde, işte, okulda her yerde daha dikkatli adımlar atıyoruz, kaygılarımız artıyor. Yarını görmekte zorlandığımız bir ortamda, 2-5 yıllık orta-uzun vadeli planları dürbünle bile görmemiz imkânsızlaştı. Oysa en sevdiğimiz işler ve konular; yenilik, inovasyon ve büyüme işleri. Yeni fikir, iş ve projeler bulmak, hayata geçirmek, daha büyük işler için altyapı ve kaynak yaratmak… Mutlaka sonunda yarattığı bir katma değerle birlikte.
Peki, yeni hayat reçetemiz için zaman geldi mi?
Başka türlü büyümek mümkün mü?
Büyüme illa hacim, ciro, kâr veya pazar payı olmak zorunda mı? Sadece rakam mı yani?
Yeni işler, yeni fikirler bu kadar riskli iken; kendimizi, işimizi ve takımımızı başka ne yaparak büyütürüz?
Son günlerde şirketler benden ‘büyüme kafası’ ile ilgili görüş veya konuşmalar istiyorlar. Evet çok doğru zamanlama, büyüme sadece rakamla olmaz. Büyüme için gelişmek, değişmek, yarına hazır olmak da büyüme kafası tarifi içinde. Durgunlukta veya tıkanıklıkta da büyümek, gelişmek mümkün.
Başka türlü büyümenin örneklerini hepimiz yaşadık. Bu bazen teknolojiyi daha iyi kullanmak, bazende bir girişimle kol kola yeni işlere girmek, bazen de kaynaklarımızı daha verimli kullanmak için yeni fikirleri hayata geçirmekle oldu. Büyüme bazen yeni pazarlara........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon