menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Milliyetçilik mi dediniz? ODTÜ Devrim Stadı pankartlarında arayın

45 1
previous day

Yeni nesil milliyetçilik, sağcılaşma değil, laik, kimliğine sahip çıkan, Atatürk merkezli bir oluşum. ODTÜ pankartlarına yansıyan buydu.

13 Temmuz Pazar akşamı, ODTÜ Devrim Stadyumu’nda 2024-2025 eğitim yılı mezuniyet törenine katıldım. Bir ODTÜ mezunu, bir baba, bir akademisyen ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı olarak oradaydım. Ancak o gece bana sadece bir tören değil, aynı zamanda gençliğin siyasetle kurduğu ilişkiye dair sahici bir saha araştırması sundu. Evet, pankartlarıyla, sloganlarıyla, kahkahaları ve protestolarıyla oradaydılar: Gençlik, milliyetçilik, ODTÜ ve protesto.
ODTÜ mezuniyet töreni sadece diplomaların verildiği bir an değildir. Her yıl yüzlerce öğrencinin özgürce hazırladığı pankartlar, Türkiye’nin genç aklının nelerle meşgul olduğunu gösteren eşsiz bir aynadır. Ve bu ayna, bu yıl da çok şey söyledi. Gördüğüm en dikkat çekici şey ise milliyetçiliğin dönüşen yüzüydü. ODTÜ gençliği arasında yükselen bu yeni milliyetçilik, klasik anlamdaki devlet merkezli, hiyerarşik ve parti aidiyetli bir milliyetçilik değil. Daha bireysel, daha seküler ve Atatürkçülük sembolü etrafında şekillenen bir kimlik biçimi. Bu yeni milliyetçilik, geleneksel siyasi yapılardan uzak ama ülkesine bağlı, özgürlükçü ama aynı zamanda çok net bir şekilde ulusal aidiyet taşıyan bir yönelim sergiliyor.

Her ODTÜ’lü gibi benim için de Devrim Stadyumu özel bir yer. 26 yıl önce, aynı sahada, ODTÜ Siyaset Bilimi Bölümü mezunu olarak yürümüştüm. O günden bu yana törenlere farklı kimliklerle katıldım. Ancak son birkaç yılda yaşananlar ODTÜ mezuniyet geleneğinin nasıl törpülendiğini de gösterdi. Önce stadyumdan kaçıldı. Sonra mezuniyet, 2024 yılında stratejik bir kararla Eylül ayına ertelendi. Böylece önceki rektörlük dönemi protestosuz kapatıldı, yeni rektöre ise saatli bomba bırakıldı.
Ancak Prof. Dr. Ahmet Yozgatlıgil, bu zorlu sahaya adım attı. ODTÜ mezunu ve uzun yıllardır bu kurumun bir parçası olan Yozgatlıgil, Eylül 2024’te mezuniyet törenini stadyuma geri getirme kararı alarak büyük bir geleneğe sahip çıktı. Tüm protestoları göze aldı. Konuşması ıslıklarla bastırıldı, evet. Ama geleneğe sahip çıktı.
Bu yıl ise yalnızca mekâna değil, zamana da döndü mezuniyet: Temmuz ayında, olması gerektiği gibi yapıldı. Protestolar yine vardı, ancak geçen yıla göre azalmıştı. Rektör konuşmasını bu kez duyurabildi. En azından 2024 ve 2025 mezuniyetleriyle anılacak bir şey var: Gelenekten korkmayan, öğrencisinden kaçmayan bir rektör.

ODTÜ mezuniyeti, yalnızca bir üniversitenin akademik yıl kapanışı değil; Türkiye’nin dört bir yanında heyecanla beklenen, siyasetten kültüre birçok alana dair güçlü sinyaller veren bir olaydır. Bunun birçok nedeni var.
Her şeyden önce, ODTÜ bir devlet üniversitesidir. Üstelik sadece devlet üniversitesi olmakla kalmaz, pek çok disiplinde ülkenin en iyi akademik kurumudur. Her yıl Türkiye’nin en yüksek puanlı öğrencileri, üniversite sınavında aldıkları derecelerle bu kuruma yerleşir. ODTÜ’nün güçlü kurumsal kültürü, kuşaklar boyunca aktarılan dayanışma geleneği ve haksızlığa karşı taviz vermeyen duruşu, öğrencilerini yalnızca eğitmekle kalmaz; aynı zamanda onları toplumsal sorumluluk sahibi bireyler olarak da biçimlendirir.
ODTÜ’nün Ankara’da bulunması da onu İstanbul’daki üniversitelerden ayırır. Başkentte yer alan bu okul, Anadolu’nun çok çeşitli sosyal ve ekonomik arka planlarından gelen öğrencileri bir araya getirir. Bu yıl bizzat şahit olduğum üzere, bazı öğrencilerimizin aileleri çiftçilikle geçimini sağlıyor. Mezun olan bu gençler, ailelerinin üniversiteye giden ilk bireyleri oldular. ODTÜ’nün kapsayıcı yapısı sayesinde, bu farklı geçmişlerden gelen öğrenciler ortak bir aidiyet duygusu geliştiriyorlar. Mezun olduklarında, geride bıraktıkları sadece bir okul değil; bir topluluk, bir kültür oluyor.

İşte bu yüzden, ODTÜ mezuniyet töreni ve özellikle de o törenin pankartları, Türkiye’nin genç aklının yıl içindeki belki de en renkli, en açık yansıması haline geliyor. Sahada kimi zaman Kur’an’dan ayetler, hemen yanında Che Guevara alıntıları; bir başka köşede Deniz Gezmiş ve İbrahim Kaypakkaya posterleri; devamında Malcolm X’ten, Ali Şeriati’den sözler; Terzi Fikri’ye selam çakan pankartlar görebilirsiniz. Bu çeşitlilik, yalnızca mizahın değil, düşünsel ve siyasal çoğulculuğun da canlı bir göstergesi.
Elbette bu kadar açık ve eleştirel bir kültür, her zaman kolay yaşanmadı. Yıllar içinde mezuniyet törenlerinden kaçan yöneticiler, pankartları sebebiyle soruşturma, gözaltı, tutuklanma yaşayan öğrenciler oldu. Ama ODTÜ öğrencileri her zaman dik durdu, geri adım atmadı. Bu nedenle, mezuniyet törenleri yalnızca okulun öğrencileri ve aileleri tarafından değil, toplumun çok daha geniş kesimleri tarafından da heyecanla takip edilir hale geldi. Her yıl sosyal medyada ODTÜ mezuniyet pankartları paylaşılır; topluma umut veren mizah, protesto ve zekâ örnekleri hayranlıkla izlenir.
Bu törenler, ODTÜ’nün sadece bir akademik kurum........

© yetkinreport.com