menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İmamoğlu krizi ve değişen siyasi riskler: sırada ne var?

7 0
24.03.2025

İmamoğlu krizi bir kaç hafta önce küresel dengelerde konumunu güçlendirmek isteyen Türkiye’yi içeride yeni siyasi ve ekonomik zorluklarla karşısında bıraktı. Erdoğan’ın İmamoğlu’nu saf dışı bırakma çabası, kamuoyunun bilmediği dış dinamiklere mi bağlı?

Türkiye’nin siyasi sahnesinde önemli bir dönemeçteyiz. Ekrem İmamoğlu’na yönelik hukuki süreçler, siyasi baskılar ve dün alınan tutuklama kararı, sadece İstanbul’u ve İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığını hedef almakla kalmıyor; aynı zamanda Türkiye’nin önümüzdeki donemde siyasi dengelerini ve dinamiklerini temelden sarsacak bir gelişme haline geliyor.
Görünen o ki ne hükümet geri adım atacak ne de muhalefet yekvücut bir şekilde hareket etmekten vaz geçecek. Kazananın olmayacağı, ülkenin kan kaybını devam ettirecek bir kilitlenme yaşanabilir. Giderek kar topu gibi büyüyen kriz, yanlış yönetildiği takdirde, sadece İmamoğlu’nun gelecekteki siyasi konumunu güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda tüm muhalefeti mevcut iktidara karşı daha güçlü bir aktöre dönüştürebilir.

İktidarın yaptığı en büyük hata, İmamoğlu’na karşı diploma iptali, yolsuzluk ve terör bağlantısı suçlamaları gibi adımları sadece onun siyasi geleceğini engellemeye yönelik bir hamle olarak görmesiydi. Oysa gerçekte mesele çok daha derin ve bu gidişle daha da derinleşeceği aşikâr:
Muhalefetin kenerlenmesi: CHP içindeki bölünmeler hafifliyor, İmamoğlu, sadece kendi partisinin değil, tüm muhalefetin birleşmesinde ve etrafında kenetlenmesinde bir sembol haline geliyor. Mansur Yavaş bile kendi adaylığına ilişkin temkinli tavrını terk edip İmamoğlu’nun arkasında yer aldı.
Toplumsal hareketlenme: İBB’ye kayyım ataması yapılırsa, sokak eylemleriyle Gezi tarzı bir harekete dönüşme riski var. Özellikle öğrencilerin direnci ve protestoları iktidarı rahatsız edecek boyutlara ulaşabilir. Gözaltı ve tutuklamalar, yangına körükle gitmekle eşanlamlı olabilir.
İstanbul’un ekonomik gücü: İstanbul, sadece bir belediye değil; aynı zamanda büyük bir ekonomik gücün, devasa inşaat projelerinin ve finansal ağların merkezi. İmamoğlu’nun yönetimi, AKP’nin yıllarca şekillendirdiği ekonomik düzeni sarsıyor ve bu da iktidar partisinin, ekonomik ve siyasi çıkarlarını yeniden yapılandırmasını zorunlu kılıyor.
Kürt meselesi ve “Öcalan Açılımı”: PKK’nın çözülmesi, Suriye ve İran’daki gelişmeler, Türkiye’nin yeni Avrupa mimarisindeki yeri gibi meseleler, Ankara’da güçlü bir merkezi yönetim ve ülke çapında toplumsal dayanışma gerektiriyor. Ancak mevcut durum tam tersi bir........

© yetkinreport.com