DİNİ GÖREVLER BİR İŞ OLMAKTAN ÇIKMALI!...
Şimdiye kadar ben de dâhil olmak üzere birçok kişi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı özellikle bu iktidar döneminde “suya sabuna” dokunmadan, sadece durumu idare etmeye kalkan bir anlayışla çalışmasından ötürü epeyce eleştirmiştik…
Cuma hutbelerinde toplumsal sorunlara hiç değinilmemesi, hutbe gündemiyle ülke gündeminin örtüşmemesi, kul hakkı, torpil, sahtecilik, fırsatçılık, kamu kaynakları ve kamu imkânlarının haksız bölüşümü gibi siyaseti de ilgilendiren ya da kaynağını siyasetten alan önemli meseleleri görmezden gelmesi; kendi adıma söyleyeyim bizi hem üzüyor, hem de kızdırıyordu…
Bunun yanında bazı din görevlilerinin, Diyanetin değil de siyasi partilerin adamıymış gibi hareket etmesi ve cüretkâr şekilde cami kürsülerinden “tarafgir” konuşmalar yapması halkın tepkisini çekiyor; Diyanet teşkilatına olan saygıyı ve güveni iyice sarsıyordu…
Rahmetli Demirel’in nokta atışı laflarındandır: “Camiye siyaset girerse ibadet kalmaz; mahkemeye siyaset girerse adalet kalmaz!...”
Herkese bir kez daha hatırlatmak gerek:
Kışlaya, okula, camiye ve yargıya siyasetin sokulmaması, bu kurumların siyasi tartışmalardan daima uzak tutulması Ülkemizin en önemli “beka” sorunlarının başında geliyor!...
Anayasamızın değişmez maddeleri arasında yer alan “laiklik” ilkesi en azından bu kadarıyla bari işletilmeli…
Bu sorumluluk duygusundan yoksun kişilerin, daha sonra başka konularda yaptıkları “beka” vurgusu da maalesef inandırıcı olmuyor!...
Son haftalarda irad edilen hutbelerin, açıkladığım nedenlerle gönüllere biraz su serptiğini söyleyelim… İnşallah bu şekilde hem nalına hem mıhına vurularak, toplum içinde kim ne haksızlık yapıyorsa artık hepsi dile getirilir…
Bir evde yaramazlık yapan hangi çocuk olursa olsun, hepsini uyarmak lazım… Birinin kulağını çekip, diğerinin sırtını sıvazladığınızda o evde huzur kalmaz!...
Öte yandan, bazı art niyetli çevreler bu hutbelere........
© Yeşilgiresun
