AMOR FATİ!...
Memleketimizde hiç ara vermeyen, biri bitince diğeri başlayan sıra dışı aksiyonlara iyice alıştık…
Artık karşımıza ne çıkarsa çıksın, hepimiz adeta havası alınmış bir balon gibiyiz…
Ne batan iğneden, ne de üzerimize atılan taşlardan herhangi bir korkumuz veya kaygımız yok…
Tabir ne kadar doğru bilmem ama; milletçe uzun yıllardan beri salt diken ucunda yaşanan ya da yaşatılan bir hayatın müdavimi olduk…
Son günlerde siz de mutlaka fark etmişsinizdir; ani kalp rahatsızlıklarından ölen genç insan sayısı öyle arttı ki!...
Her ne kadar bazıları, bu ölümleri “koronavirüs” aşılarına bağlasa da, bilim adamlarının ekseriyeti farklı düşünüyor…
Onlar, tümüyle stres kaynağı haline gelen toplumsal koşullarımıza dikkat çekiyorlar…
Dış politikadan iç politikaya, tamamı bıçak sırtından yürütülen siyaset…
Mesela, bir tarafın devletin bekası diye gördüğü şeye, diğer tarafın “vatana ihanet” gözüyle 180 derece tam tersten bakması…
Önü alınamayan enflasyon, hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısı…
Sürekli artan genç işsizlik ve gelecek kaygısı…
Adalet ve liyakat gibi devletin temel dinamiklerinde meydana gelen endişe verici durumlar…
Sosyal ilişkilerdeki yozlaşmalar ve çıkar çatışmaları…
Sistem tarafından haksızlığa uğradığını düşünenlerin sayısındaki artış…
Toplum kesimleri arasında sürekli kışkırtılan gerginlik…
Sürekli zenginin ve güçlünün korunduğu, ekonominin yükünün sadece yoksulların ve dar gelirlilerin sırtına yüklendiği algısı…
Devletin millete, milletin de devlete olan........
© Yeşilgiresun
