‘Adam-i merkeziyet’ ile “demokratik çözüm’ aynı mı?
İnsanlarımızın hassasiyetleri biline biline eski başbakan Binali Yıldırım, “adem-i merkeziyet” diyeceğimiz, ayrışmayı, yabancılaşmayı, öne çıkaran sözleri niye etti?
Hem de Abdullah Öcalan’ın bildirisinin -evet bildirisi!- okunduğu gün ve saatlerde PKK’nın havuzuna altın tasla “şifa” suyunu niçin taşıdı?
“Yukarıdaki”nin derdi, anayasayı değiştirmek. Kalıcılığını ilân etmenin meşru zemini Anayasa’dır. Ama Anayasa kalıcı başkanlığa izin vermediği gibi, “Türk”ü silmeye de izin vermiyor.
Binali Yıldırım, Reis Bey’in en dibindeki isim. Öyle yakın ki, eski danışmanı, eski dışişleri bakanı, eski başbakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nu istifa ettirdi, yerine Binali Yıldırım’ı Ak Parti Genel Başkanı ve başbakan yaptı. Önceki bakanlıkları da caba. TBMM başkanlığı bile var. Daha eskiye gidersek, Recep T. Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığında da onun yanındaydı.
Anlayacağınız bu iki isim iç içe.
Binali’nin “adem-i merkeziyet”e kapıyı sonuna kadar açan konuşmasını, R. T. Erdoğan yapmış sayabiliriz. Yine de Recep T. Erdoğan’ı farklı çizgiye çekmeyelim, Binali Yıldırım’ın plansızlığına, programsızlığına, lafı asıl nerede söyleyeceğini bilemediğine yoralım ve zamirini boşalttı, diyelim.
***
Binali Bey, İzmir'de Hukuki Araştırmalar Derneği’nin düzenlenen yeni anayasa buluşmaları programına........
© Yeniçağ
