Cumhuriyetle hesaplaşma mı?
Yönetimin “Terörsüz Türkiye”, bölücü siyaset yapanların ise “Barış ve demokratik toplum” süreci olarak adlandırdığı ve gündemimizi yoğun bir şekilde işgal eden gelişmelere şahit olmaktayız.
Bu sürecin Türkiye’ye çok şey kazandıracağını ifade eden yönetimin, sürecin toplum tarafından kabul görmesi için çok yoğun bir propaganda faaliyeti uygulayarak algı yaratma gayreti içinde olduğu görülmektedir.
PKK’lı teröristlerin silahlarını bırakacakları ve karşılığında da hiçbir şey talep etmeyecekleri söylenmiş, ancak yetkililerin resmi, şahısların da bireysel açıklamalarından ve takip edilecek yolun içeriğinden, bunun karşılıksız olmayacağı anlaşılmıştır. Bunu daha işin başı olan göstermelik silah bırakma töreninden sonra gelen isteklerden de anlamak mümkündür. Bakalım önümüzdeki dönemde salam taktiğiyle neler talep edilecektir. Bunlar belki de önceden karşılıklı kararlaştırılmıştır.
Muhatap olarak alınan bölücü başının açıklamalarından, bölücü siyaset yapan siyasilerin konuşmalarına, terörist önderlerinin söylemlerine ve ayrıca ABD BE/Suriye Özel Temsilcisinin Türkiye’ye ilişkin bazı öngörülerine bakıldığında, Türkiye’nin temel taşlarını oynatacak tarzda talep veya beklentilerin olacağı değerlendirilmektedir.
Aslında PKK etkisizleşmişken bu durum ortaya atılmış, tüm bileşenleriyle silah bırakma ve feshetme söz konusuyken KCK merkez yönetimi, PYD, PJAK ve PÇDK’nın kapsam dışına çıktığı görülmüş, dolayısıyla maksat zaten hasıl olmamıştır. ABD Savunma Bakanlığının PYD/SDG için 130 milyon dolarlık bir bütçe ayırması, Suriye’deki terör varlığının, dolayısıyla tehdit durumunun devam edeceğini göstermektedir.
Barış ve demokratik toplum
Bugüne kadar başta Alevi-Sünni, Türk-Kürt çatışması olmak üzere mezhep ve etnisite üzerinden ülke insanının birlikteliğini bozmak, birbirine düşürmek, önce milleti, sonra da vatanı bölmek için yapılan hiçbir teşebbüs başarılı olamamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti bunun için bedel ödemiştir. Şimdi bunu şehit ailelerine ve gazilere soralım onların rızasını alalım denmektedir. Onlar başımızın tacıdır. Zaten rıza göstermezler. Böyle bir soru sorulamaz. Soran da olmamıştır. Konu rıza gösterilmesine de bağlanamaz.
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ahaliye “Türk Milleti” denmiştir. Türkiye; devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Vatandaşların kanunlar, imkanlar ve fırsatlar önünde eşitliği esas alınmış, anayasadaki hükümlerle de garanti edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında, etnik bazda, bir kavga, bir savaş yoktur. Savaş olmayan yerde varmış gibi davranıp barış sağlanmaya çalışılmaktadır.
Terörle savaşta, bir yandan dağdaki teröristler etkisiz hale getirilirken öte yandan yeni teröristlerin dağa çıkması önlenir, örgütün, dış desteği kesilir. Gücü tüketilen örgüt devletin gücü karşısında sonuç........
© Yeniçağ
