Sağlık ocaklarında şifa bulmak mümkün mü?
Son dönem yetişen gazetecilerin meslekte eski gazetecilere oranla çalışmalarını kitaplaştırma eğiliminde olmalarını sevindirici bir gelişme olarak gözlemliyorum. Eskiler bu anlamda biraz da şanssızdı galiba. O günlerde kitap yayımlatma imkanları bugünlere göre daha sınırlıydı sanırım. Büyük çoğunluk böyle olsa da önemli bir grup da -bu gruba kendimi de dahil ediyorum- biraz tembellik ettiklerinden meslekte yaşadıklarını ve birikimlerini kitaplaştırma konusunda sorumsuz davranmakta. Ha bugün ha yarın derken yıllar geçiyor, “Nasılsa bir gün yazarız” derken ölüm kapıya dayanıyor. Dünya değiştirirken bütün bildiklerini ve yaşadıklarını da alıp gidiyorsun. Nobel Ödüllü Fransız yazar André Gide boşuna, “Anı yazmak, ölümün elinden bir şeyler kurtarmaktır” dememiş.. Neyse ki genç gazeteci yazarlar kaleme alınacak kadar anı sahibi olmasalar da mesleki çalışma ve araştırmalarını kitaplaştırarak bir boşluğu dolduruyorlar. Eminim mesleki kıdemleri arttıkça anılarını kaleme alacakları kitaplara da imza atacaklardır. Şimdiden bu yola girmiş görünen isimlerden biri de Dr. Tolga Şahin. Daha önce de, “Afetistan’da Doğrunun Peşinde” adlı kitaba imza atan Dr. Tolga Şahin gazeteciliğin yanı sıra akademisyenlik yolunda da emin adımlarla ilerleyen genç bir gazeteci. Bir dönem Yeniçağ internet sitesinde de editörlük görevi yapan Tolga Şahin, “Sağlıkhane Değil Ticarethane” adlı yeni kitabında sağlık ocakları sorununu masaya yatırıyor. Sistemin aksaklıklarına dikkat çekip sistemin mağdurlarıyla konuşan Dr. Tolga Şahin tespitlerini şöyle özetliyor:
Bir yeriniz ağrıdığında, kendinizi kötü hissettiğinizde ilk başvurduğunuz yer olan “Aile Sağlığı Merkezi”nin içinde neler yaşanıyor biliyor musunuz?
İçeride doktorundan hemşiresine, ebesinden paramediğine hepsi saçını........
© Yeniçağ
