menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

KAPLUMBAĞA

50 1
27.07.2025

KAPLUMBAĞA

Bu bir ağıttı. Hiçbir sanatkârın besteleyemeyeceği bir ağıt. Yeşil yanıyordu, börtü böcek yanıyordu, kurt kuş yanıyordu, insanlar yanıyordu. Etrafta acı bir bestenin, doğanın bestesinin feryada benzeyen nağmeleri vardı.

Kabuğuna gömülmüştü kaplumbağa. Yanık yaprakların üzerinden yürüdü. Başını çıkarıp nefes aldı. Yanık kokusu geçmemişti. Biraz daha yürüdü. Kabuğunun altında bir kaşıntı hissetti. Silkelendi. Yere düşeni fark etmemişti.

Yaprakların üzerine düşen küçük bir karıncaydı. Kızıl alevlerin içinden zorlukla kaplumbağanın üstüne çıkmıştı. İyi bir koruyucuydu kabuk. Hem kaplumbağayı hem karıncayı kurtarmıştı.

Sanki bir yağmurun içine girmişlerdi. Yağmur değil miydi ne, çok sert yağıyordu. Ne olursa olsun, suyun ıslaklığından hoşlanmışlardı. Karınca, sarı kızıl yapraktan kendisine bir sal yapmış, oluşan derecikten akıp gidiyordu. Ön ayağını kaldırıp kaplumbağaya el etti.........

© Yeniçağ