Entegrasyon krizi
Uluslararası siyasetin farklı kulvarlarında, farklı aktörler arasında yeni jeopolitik dizilişler gerçekleşiyor. Dönemin sihirli sözcüğü ise entegrasyon. Kafkasya’dan Akdeniz’e, Lübnan’dan Körfez’e, Türkiye’den Filistin’e politik dinamikler ticaret ve siyaset vesilesiyle belli merkezlere entegre ediliyor.
Kürtler ve Kürt meselesi de entegrasyonun temel başlıkları arasında yer alıyor. Bu nedenle bölgesel ve küresel entegrasyon hamlelerinin yapıldığı bu eşikte, Türkler ve Kürtler arasında süregelen tarihsel mutabakat da güncellenebilir. Bu mutabakatın adı geçen haftaki yazıda bahsettiğimiz üzere Ankara çözümüdür. Ancak Ankara çözümü yaklaşık bir yıldan fazladır entegrasyonun gerçekleşmesini başaramıyor. Belli ki Ankara, entegrasyon krizini aşamıyor. Muhtemelen Ankara çözümünün stratejik potansiyelini kavrayamayan damar, entegrasyon sürecini sabote ediyor.
Entegrasyon meselesi bu damara bırakılırsa bir gün Suriye Kürtlerini, diğer gün İran Kürtlerini, bir başka gün Tanzanya’ya iç güveyi giden Kürdü bahane ederek süreci akamete uğratmaktan hiç de gocunmayacaktır. Sabotajcı aklın hâkim olması durumunda Ankara çözümü Türk tipi bir çözüme dönüşür ki o zaman süreç Türklükle sınırlı kalan bayat bir hegemonya kurma hamlesi ile sınırlı kalacak ve bu da bir çuval inciri berbat etmek için gayet yeterli bir neden olacaktır.
Türkiye’de Kürt meselesi ile ilgili yaşanan entegrasyon sorunu, yukarıda bahsettiğimiz güncel arızaların ötesinde esasen yapısal bir krizden kaynaklanıyor. Türkiye devleti yaklaşık yüz yıldır ne cumhuriyete entegre olabildi ne de demokrasiye. Devletin cumhuriyete alışamaması, hakeza cumhuriyetin demokrasiye entegrasyon sürecinin tamamlanamaması, yeni rejimin farklı kimliklerle ilişkisini de krize........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein