Öfke, red ve inşa…
İşte andır ki; tarihte biriktirdiğimiz öfkelerimizle yeni toplumsallaşmayı inşa etmek, geleceği bugünden özgürleştirmek yarının çocuklarına karşı görevimizdir
Türkan Taşçı \ Jineolojî’nin Sözü
Herkesin çocukluk hayalleri vardır.
Çocuk ve hayal deyince ilk aklımıza gelen güzel ve rahat bir yaşam sürdürebilmek için gerekli olan şeylere ulaşma arzusu diye düşünürüz. Hiçbir çocuğun yaşamını zorluklar içerisinde geçireceği bir dünya hayali olamaz da deriz. Bir çocuk nasıl derin anlamlar yükler hayata ve derin hayaller kurar…
Oysa çocuk dediğin, görüp bilebildiği kadarını da hayal etmeli diye de düşünürüz.
Nedir görüp bilinebilen? Yaşadığımız coğrafyanın, köyün, kentin sokaklarında, toplumsal alanlarda yaşadıklarımız mı? Öğretilenler ve bilmemize müsaade edilenler mi hayalimiz olabilen? Bir erkek çocuğun kız çocuğu ile oynamasının ayıplanması mesela! Kadınlarla kurulan derin bağların ilk adımı ve ilk hayali olabilir mi? Yasağın ezici çaresizliğiyle büyüdüğünde bir kadınla arkadaş olmayı bilemeyen milyonlarca erkek çocuğu ya da kız çocuğunun yaşadığını ne olarak tanımlayabiliriz? Hayallerinin yarım kaldığı o coğrafyanın dışına çıktığında ve -görüp bildiklerinin- karşılaştığı ilk kadına veya erkeğe nasıl yaklaşacağını bilememenin çaresizliğini düşünebildik mi acaba, “koca toplumsallığımızla”?
Her çocuğun birden........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein