menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kadın Emek Buluşması ve Kültür Festivali üzerine

7 0
09.10.2025

Bir festival biter ama bıraktığı iz toplumsal hafızadan silinmez. Güneşin doğusundan yükselen o buluşma, yalnızca bir etkinlik değil; erkek egemen sistemin karanlığına karşı kurulan kolektif bir direniştir. Kadınların yan yana gelişi, görünmeyen emeğin, bastırılan sesin ve gasp edilen kültürün yeniden doğuşudur

Günay Yakut

Güneş, sabahın erken saatlerinde ağaçların arasından süzülürken kadınlar; renkleri, sesleri ve gülüşleriyle yeni bir festival alanını dönüştürmeye geliyordu. Her birinin gözleri, güneşten aldığı ışığın sıcaklığıyla parlıyordu. Meydan, kadının eliyle, aklıyla ve dokunuşuyla değişiyordu. Birlikte dönüştüren, değiştiren kadınların kahkahalarına sararmış yapraklar eşlik ediyor, rüzgârın naif dokunuşuyla etrafa yayılıyordu.

Kadın Emek Buluşması ve Kültür Festivali’nin yapıldığı alan, sıradan bir meydan olmaktan çıkıyor, bir hikâyeye dönüşüyordu. Her köşesinde kadının eli, her renginde bir kadın sesi vardı. Mekân dönüşüyor, bu dönüşüm aynı zamanda “alanın yeniden inşası” anlamına geliyordu. Çünkü kadınlar yalnızca katılmıyor yeni bir yaşamı kuruyorlar. Erkek egemen kültürün kadınlara biçtiği sınırların dışına taşmış, kendi mekânlarını yaratmışlardı. Hannah Arendt’in kamusal alan vurgusunu hatırlatır biçimde, kadınlar görünürlük kazanarak siyasallaşıyordu. Artık bu alan, erkek egemen iktidarın gölgesinde bir yer değil; kadınların kolektif özne olarak var olduğu bir komünal yaşam sahnesiydi.

Görünmeyen emekten kolektif üretime

Kapitalist modernitenin, kadın emeğini görünmez kılarak kültürü de piyasanın hizmetine sunduğunu biliyoruz. Tarih boyunca kadınlar üretti, yaşattı ve dönüştürdü; ancak emekleri sistematik biçimde ev içine, görünmezliğe ve karşılıksızlığa hapsedildi. Bu nedenle kadınların üretimle, kültürle ve kolektif ruhla buluştuğu her alan sadece bir etkinlik değil; aynı zamanda iktidar ilişkilerinin sorgulandığı bir toplumsal yeniden kuruluş mekânıdır.

Kadın Emek Buluşması ve Kültür Festivali, bu anlamda erkek egemen sistemin kadını eve kapatan, üretkenliğini değersizleştiren ve kültürel varlığını marjinalleştiren yapısına karşı alternatif bir toplumsal yaşam modelinin küçük bir örneğini sunmaktadır. Kadınlar burada yalnızca ürettiklerini sergilemez; aynı zamanda yeni bir üretim biçiminin, bir arada yaşamanın ve dayanışmanın mümkün olduğunu gösterir. Bu alanlar, kadının özne olduğu yeniden doğuş mekânlarıdır. Çünkü kadın, doğayla ve toplumla kurduğu özgür ilişkiyi merkeze alır. Bu festival, bilginin, emeğin ve kültürün yeniden kadın eliyle örgütlendiğinin bir göstergesidir.

Kadın emeği uzun yıllar boyunca “doğal” ve “karşılıksız” olarak tanımlanarak ekonomik sistemin dışında bırakılmıştır. Oysa bu festival, kadın emeğini hem görünür hem de değerli kılmaktadır. Birlikte üreten kadınlar, ürünlerini satarak ekonomik bir dayanışma ağı........

© Yeni Yaşam