menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

bizim büyük suskunluğumuz

6 0
05.10.2025

insan hakları hareketinin tarihi yirminci yüzyıldan önceye dayanıyor, köklerinin köleliğin ilgası hareketinde olduğu biliniyor. yola çıkış tarihi olarak da lahey’deki 1899 tarihli sözleşme anılıyor. uluslararası insan hakları federasyonu 1922’de fransa’da, uluslararası af örgütü 1961’de ingiltere’de kuruldu.

türkiye insan hakları mücadelesiyle biraz geç, 1980’li yıllarda tanıştı. tabii ki daha önce de ağır insan hakları ihlalleri vardı, olmuştu ama bunun bağımsız bir mücadele alanı olduğu fikri yoktu. ama hem dünyanın başka ülkelerindeki örnekler hem 12 eylül darbesinin ağır baskı ortamı bu hareketin oluşmasında etkili oldu.

insanlığın hakları tabii ki çok geniş bir alanı kapsıyor ama insan hakları hareketi esas olarak devletle vatandaş arasındaki ilişkiye odaklanır. diğer hak alanlarının farklı örgütleri -örneğin işçi hakları için sendikalar- var ve bunlar farklı örgütlenme biçimleri ve tarihsel misyonları gereği daha etkililer.

şunu söylemeye bile gerek yok; baskı tesadüfi değil, her baskı türünün kökü düzenin içinde. hele devletten gelen baskı mutlak biçimde sistemsel ve politik. bu anlamda insan hakları hareketinin de politik olduğunu söylemeliyiz.

bunun bence birkaç sonucu var. bilindiği gibi, herhangi bir politik hareket ancak kitlesel olduğunda etki olabiliyor. insan hakları hareketinin de bir demokratik kitle hareketi olması gerekiyor. sivil toplum örgütü modeli, başka bazı çalışmalar için son derece uygun ama insan hakları hareketinin sivil toplum örgütleri şeklinde örgütlenmesi onu kadükleştiriyor.

bir başka nokta şu; insan hakları hareketi politik ama hem -tabii ki-devletten hem de politik yapılardan bağımsız........

© Yeni Yaşam