Taşıyıcı kuşaklar ve unutulmuş düşünce haritaları
Bu yıl, MTO (Medeniyet Tasavvuru Okulu) olarak Erzincan'da Öğretmenler ve Eğitimin Sorunları başlıklı dolu dolu geçen, ortaya konulan fikirlere ilgililerin kayıtsız kalamayacağı, akademik olarak verimli ve doyurucu bir kış kampı düzenledik.
MTO Erzincan Kış Kampı'mızı, sunulan makaleleri ve yapılan eleştiri ve önerileri MTO Bursa temsilcimiz Nuri Gür Bey'in olgunlaşan kalemiyle sunuyorum sizlere…
DEHA: TOPLUMU DÖNÜŞTÜREN YOLCULUK…
Erzincan'da sabah, caminin soğuk taşları üzerine inen ilk adımla başladı. Camii Kebir’in kubbesine dolan dualar, minarelerin en yüksek noktasından yankılanarak, tarihin derin hafızasında yerini alıyordu. Sabah namazının ardından, Yusuf Kaplan Hocamızın sesi mekânın manevi dokusuyla birleştiğinde, kelimeler bir zihnin kıvrımları içinde yankılanan hakikatlere dönüştü.
“Deha, sadece kendi yolunu açan değil, başkalarına da yol gösterendir” diyordu hocamız. Medeniyetlerin, sıradanlık içinde oluşmadığını, büyük ruhlar ve taşıyıcı kuşaklarla var olduğunu anlatıyordu. “Tarih, yalnızca olayların kronolojisi değil, büyük adamların nefesiyle şekillenir” derken, gözlerimizin önüne bir yürüyüş haritası koyuyordu. Biz, tarihte süt emmiş nesiller miydik, yoksa tüketici ve edilgen bir kalabalık mı?
Sohbetin hemen ardından, Erzincan Valimiz Hamza Aydoğdu Bey’in davetine icabet ettik ve cemaatle birlikte yakındaki Türkiye’m Çay Evi’ne geçtik. Simidin susamı, çayın dumanı, sohbetin sıcaklığı içinde kaybolmuştu. Belki de bu an, birçoğumuz için unutulmaz bir tecrübe olarak zihinlerimize kazınıyordu. Bu anlar, eğitimin kâğıttan, sıralardan, kalıplaşmış müfredatlardan ibaret olmadığını; hakîkî eğitimin, ruha dokunan, karakter inşa eden ve insanı insan yapan bir süreç olduğunu bize hatırlatıyordu.
EĞİTİMİN TEMELİ: İNSANIN VERİLEN DEĞERDE GİZLİ
Eğitimin merkezine insanı koymayan sistemler, yalnızca ruhsuz makinalar üretir. Oysa eğitim, insanı yalnızca bilgiyle değil, merhamet, şuur ve irfanla yoğurmalıydı. Değerli Valimiz Hamza Aydoğdu Bey’in açılış dersinde vurguladığı gibi, disiplin olmadan eğitim başarılı olamaz'dı. Ancak bu disiplin, sadece zorluklara göğüs germek değil, kişinin kendi varlığını keşfetme yolculuğunda bir rehber olmalıydı.
“Öğrenciye değer vermek, ona insan olduğunu hissettirmektir” diyordu Aydoğdu Bey. “Eğer bir öğrenci, öğretmeni tarafından değerli olduğunu hissederse, öğrenmeye açılır.” Peki, biz kaç nesildir çocuklarımıza değerli olduklarını hissettirmeyi ihmal ediyorduk? Eğitim, bir kişilik inşasıysa, bu inşanın harcı neyle........
© Yeni Şafak
