Ramazan Medeniyeti-3: “Kur’ân” olarak Ramazan
Önceki iki yazıda da dikkat çektiğim şaşmaz gerçek şuydu: Ramazan›ın da, orucun da en temel özelliği, ikisinin de “benzersiz” liğidir…
Ramazan ayını da, orucu da “benzersiz” kılan en önemli fenomen, Kur’ân’ın “bu ayda vahyedilmiş” ve bu ayın “Kur’ân ay’ı” olmasıdır.
Ancak bu, meselenin yalnızca bir boyutu. Meselenin son derece hayatî bir başka boyutu daha var.
Şöyle ki: Parantez içine aldığım yancümlelerin “tamcümle”ye dönüştürülmesi gerekiyor:
Ramazan’ın önemli olması, Kur’ân’ın Ramazan ayında nâzil edilmesinden ziyade, Kur’ân’ın
bu ayda bihakkın hayata geçiriliyor olmasıdır.
Hatta Ramazan’ın önemi, “Kur’ân” olmasıdır.
Peki, ne demek Ramazan’ın “Kur’ân” olması?
RAMAZAN’IN “KUR’ÂN” OLMASI NE DEMEK?
Ülkemizde de, diğer Müslüman coğrafyalarda da, Ramazan ayının Kur’ân ayı olduğu özellikle vurgulanır.
Bununla birlikte, önümüzde çok esaslı ve hayatî bir mesele var: Ramazan ayına da, oruca da, Kur’ân’a da, bizzat Kur’ân’ın kendi diliyle yani
tefekkür
ederek,
tefakkuh
ederek,
taakkul
ederek,
tedebbür
ederek,
tezekkür
ederek yaklaşmayı bütünüyle terketmiş, bu meseleleri avama ya da özellikle
televizyonlardaki reyting canavarına dönüştürülen tele-teologların avamî, sığ dillerinin insafına
bırakmış durumdayız.
Ramazan ayının önemi, Kur’ân’ın anlamının, öneminin ve değerinin en sarsıcı şekilde Ramazan’da idrak edilebileceği gerçeğidir.
Başka bir ifadeyle,
Ramazan, önemini ve benzersizliğini Kur’ân’ın nasıl hayata geçirileceğini bizzat ortaya koyan bu diriltici oruç ikliminin aynı anda hem bir vasat hem de vasıta olmasından ve sunmasından alıyor.
KUR’ÂN ASIL, RAMAZAN........
© Yeni Şafak
