Türk toplumunu ve ekonomisini altınla tanımak
Bir toplumu tanımazsanız onu bazı hallerde mücrim görürsünüz. Bir toplumun medeniyet finansmanı yöntemlerini anlamıyorsanız, ekonomi politikaları bakımından her davranışını kusur sanırsınız. Ona uygun politikalar üretemezsiniz. İhtiyaçlarına çare olamadığınız gibi toplumun karşısına konumlanırsınız. Yerli yerinde bir devrim niyetiniz de yoksa hele şiddetli geçimsizlik ortaya çıkar.
Milletin en karakteristik alışkanlığı olarak altın tutması ekonomi yönetimine dert olmuştu. Altınları sayesinde para sisteminin etrafından dolanmaları “servet etkisi” bağlamında topluma yöneltilen bir eleştiri olarak kullanılmaya devam ediyor. Enflasyonla mücadelede altınların ayakbağı olduğu ve toplumun suçlandığı tartışmalar sürdürülüyor. Burada ekonomi profesyonelleriyle toplum arasında şiddetine şaşırdığım bir yabancılaşma var.
Bu yabancılaşmaya değinmek istiyorum ama önce birkaç hususu hatırlatayım. Önceki paragrafta ima ettiğim para sistemine güvenilemeyeceği konusunu evvelce ele almıştım.
Servet etkisi oluşturacak ölçüde altın satılmadığını gösteren varlık artışı verileriyle bu iddianın aksi bir durum bulunduğunu da daha önce ele almıştım.
Eski yazılarımda altın tutmanın konut, arsa, araç, hac, çeyiz, kefen parası gibi güdüleri olduğunu da paylaşmıştım.
Yani zaten konut almak için altın biriktiren bir topluma, “altın bozup konut aldınız, o yüzden enflasyon düşmüyor,” demenin ironisini yaşıyoruz.
Konut almanın tasarruf finans gibi başka yollarını gösterince bu güdüyle altın tutanların sisteme çekebildiğinin görüldüğünü de verilerle göstermiştim.
Bu yazıda niyetim tekrara düşmek değil. Bahsettiğim yabancılaşmayı izah için daha önce........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein