Çin Volkswagen fabrikalarına talip
Otomobil her ne kadar hayallerin süsü olmaya devam etse de katma değeri her geçen gün düşen bir ürün. Otomobilin katma değerini düşüren faktörleri sayayım önce;
* Şehirli yaşamın tarihi yüksek seviyede olması
* Şehirlerde etkin toplu taşıma hizmeti sunulması
* Trafik sorunu
* Otopark sorunu
* Edinim maliyeti
* Bakım, sigorta gibi sürdürme maliyetlerinde artış
* UBER gibi süper etkin alternatif ulaşım imkanları
* Şehirler arası yolculukta havayolu yolcu taşımacılığının ucuzlaması.
İşte bu faktörler her geçen gün otomobil sahipliğinden soğutuyor. Soğuttukça aslında yüksek olan katma değer azalıyor. Yahut şöyle ifade edeyim
otomobil sahibi olmanın külfeti arttıkça katma değeri geride kalıyor
. Örneğin Londra’da otomobil sahibi olmak akıldışı görülüyor.
İstanbul’da ise kafalar karışık. Otomobil sahibi olmak anarşiyle baş etmek demek. Fatih’te otomobiller artık sokaklara iki sıra parklanıyor.
Geçenlerde gündem olmuştu; bir çift trafikte yıpranmamak için erkence uyanmış evden çıkıp çalıştıkları şirketin yakınına otomobillerini park edip uykularına devam etmişler. Haberi görünce bir an küçük boy karavanlardan alsalar keşke, diye içimden geçti. Ama mantıklı gelen bu öneri aslında yanlış.
İstanbul doğru yönetilir ve toplu taşıma imkânları gelişirse bu dertler biter. Yoksa her geçen gün daha kötü olacak. Ve yanlışlar doğru sanılmaya devam edilecek.
Hasılı otomobilin katma değeri gelişen ve gelişmiş ekonomilerde düşüyor. Sektör Afrika gibi pazarlarda can bulabilir ama henüz sektörün sahipleri Afrika’yı sömürmekten vazgeçmiş değil.
Bir de ilginç bir durum ortaya çıkıyor;
Çin’in üretiminde öne geçtiği her şey düşük katma değer durumuna düşüyor
. Sanki Çin yapıyorsa zor işler sıradanlaşmış görülüyor. Bu aslında haksızlık. Çin’in kendisi de bu algıya katkı veriyor; fiyat rekabeti yaparak ve zor başarıları devlet........
© Yeni Şafak
visit website