menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yeni Suriye’den yeni izlenimler-2

51 25
30.04.2025
Büyük çoğunluğunu Sünni-Arapların oluşturduğu Suriye’de Nusayri, Kürt, Türkmen, Dürzi, İsmaili, Ermeni ve Hıristiyanlardan oluşan etnik ve dini unsurlardan oluşan bir demografik yapı var. Ama bu yapıların da ötesinde Suriye toplum olarak hâlâ aşiretlerin çok etkili olduğu bir sosyolojik yapıya sahip. Aşiretler bütün aşamalarda siyasi otoritenin her zaman dikkate almak durumunda kaldığı sosyolojik bir gerçeklik. Tabii farklı aşiretler arasında her rejim kendisine müttefikler oluşturmaya, onları bölerek bir araya gelmemelerini ve karşısında bir güç oluşturmamasını sağlamaya çalışmıştır. Tabii aşiret demek aynı zamanda devam eden örf, adet ve gelenekler, insanların birbirleriyle ilişkilerinin belli bir töreye sımsıkı bağlı olduğu bir sosyolojik doku anlamına da geliyor. Diyebiliriz ki bilhassa 54 yıllık Esed rejimi Suriye halkına karşı yürüttüğü bu savaşta ilk öncelik olarak aşiretlerden kendisine bir ittifak kampı oluşturmaya çalışmak olsa da buna tamamen nüfuz edememiştir. Belki bundan dolayı aşiretlerle de sürekli bir çatışma-gerilim içinde olmuştur. Aşiret reislerini kendi mensupları nezdinde aşağılayarak otoritesini sarsmaya çalışmış.

Şam’da Deyrzor, Hama ve Humus’tan Ukeyda, Şemmar, Nueyma, Advan, Ubaid ve birçok aşiretin temsilcilerinin bulunduğu bir toplantıya davetliydik. Aşiret temsilcilerinin hepsi devrime gönülden bağlı olduklarını ifade etmekle kalmadılar, bu sürecin aktif parçası olmayı arzuladıklarını ifade ettiler. Bu aşiret şeyhlerinin önemli bir kısmı Esed rejiminin devrilmesiyle birlikte kendilerini yeniden bulmuş, rahatlamış gibiler. Hepsi de Esed zamanında maruz kaldıkları aşağılanmaya dair bir söylediğinizde bin ah işiteceğiniz kadar dolular. Ahmet el-Şara’nın karşısında 54 yıllık despotik Esed rejiminin hızla çöküşünde bu aşiretlerin tavırlarını net bir biçimde devrimden yana koymuş olmalarının payının çok olduğunun altını özellikle çiziyorlar.

Bu arada aşiret şeyhliği (şeyhlik burada dini değil siyasi bir makam, riyaset) makamının referansının ne olduğu akla gelebilir. Bunun ne seçimle ne de bir tesadüfle olmadığını bu makamın referansının Osmanlı yönetiminin bir düzenlemesi ve tayini olduğunu, kökeninin de en az 500 yıla kadar gittiğini, I. Dünya Savaşı sonrası devletler ayrışsa da buradaki statülerin Osmanlı’daki kayıtlara göre fiilen devam ettiğini söyleyebiliriz. Yani Osmanlı bu toprakları 500 yıl yönetirken muhatap olarak buradan........

© Yeni Şafak