menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İİT’nın en iyi cevabı Hamas’ı tanımak olabilir

45 1
17.09.2025

Siyonist işgalci soykırımcı İsrail’in, ABD’nin ateşkes önerilerini görüşmekte olan Hamas heyetini Katar’da hedef alması hem kendi saldırganlığında yeni bir aşamaya geçilmesi hem de bölgesel dengelerin büyük bir şok etkisine girişini haber veriyor. Bu şok şimdiye kadar bilhassa Körfez ülkelerinin üzerinde oturdukları güvenlik ve meşruiyet zemini hakkında bir ihbar ve uyarı niteliğinde.

Müttefik, hatta koruyucu bildikleri büyük gücün kendilerine bir koruma sağlamak bir yana bizatihi tehdidin başı olduğu gerçeği bu saldırıyla birlikte ayan beyan görünmüş oldu.

Katar’a İsrail saldırısının ABD’nin haberi olmadan gerçekleşmiş olma ihtimaline kimse yer vermiyor.

Üstelik Katar ABD ile son derece iyi ilişkilere sahip ve Hamas müzakere heyeti ABD ile bir inatlaşma ile Doha’da bulunuyor değil.


İSLAM ÜLKELERİ KAVŞAK NOKTASINDA

Buna rağmen ABD’nin İsrail’in saldırganlığına ses çıkarmamış olması ABD’nin İsrail’in elinde oyuncak olduğunu göstermez. İsrail-ABD ilişkilerinde tam tersi doğrudur.

Bu durumda İsrail saldırısına en iyi ihtimalle göz yumulmuş olması ABD’nin bölgesel egemenlik iddiasında yeni sınırlarını taraflara tebliğ etme tarzı olarak anlaşılabilir. ABD’li eski subay

Scott Ritter

’in sıkça vurguladığı ve Katar saldırısı dolayısıyla yeniden hatırlattığı gibi ABD’nin müttefiki olmaz: “Müttefikimiz olan herhangi biri salında müttefikimiz değil, çünkü onlara ihanet edeceğiz ve önceden ettik de… ABD ile anlaşma yaptığında seni bir araç olarak kullanır, biz kimsenin dostu değiliz”

Bu sözler ABD’nin dostluktan, müttefiklikten ve güçten genel olarak ne anladığını olabildiğince gerçekçi bir şekilde formüle eden sözler.

Şimdiye kadarki ABD’nin kendi müttefikleriyle tarihsel ilişkilerin seyri bu sözleri fazlasıyla doğrulayacak örneklerle dolu. ABD ilişkiden anladığı veya hissettiği olabildiğince kibirli düzeyi yeri geldiğinde hatırlatma ihtiyacı hissediyor.

Ne bir erdem ne bir iyilik ne de bir vefa peşindedir ABD. En kaba şekliyle ilişkiyi bir hiyerarşik alt-üst ilişkisi olarak konumlandırıyor.

Oysa onunla ittifak ilişkisi kuranların çok farklı beklentileri veya hayalleri olabiliyor, kimin umurunda?

Yoksa ABD kamuoyunda bile desteği giderek azalmış olan İsrail’e de bir vefa borcu yoktur ABD’nin.

O yüzden İsrail’e yönelik eleştirilerin veya yaptırım söylemlerinin doğrudan ABD’ye yöneltilmesi gerekiyor.

Katar’a yönelik son saldırganlık bir sınır testi ise, bu testin muhataplarının verecekleri cevap bu ilişkideki konumlarını kabullenip etmeme veya bundan........

© Yeni Şafak