menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Suriye’de kara göründü

36 19
14.10.2025

Bir önceki yazıma “İsrail ve SDG için deniz bitti” başlığı atmıştım. İması şuydu: Oluşan yeni durum, istikrar bozucu bu iki aktörü, bölgesel hedef ve hırslarından ricate, yani geri çekilmeye zorluyor.

Bu kez “Suriye’de kara göründü” diyorum. Çünkü SDG’nin Şam’a entegrasyonu meselesinde çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Anlatacağım ama önce bazı hususları vurgulamam gerekiyor.


İYİLER VE KÖTÜLER… KAOS YA DA İSTİKRAR…

7 Ekim’den bu yana hep şunu söyledim: Bölgede iki eksen var. Bir eksen, yaşamsal çıkarlarını korumak ve potansiyelini açığa çıkarmak için istikrar arıyor. Bu barış eksenidir. Türkiye burada yer alır. Bölgesel karmaşa ve kaos Ankara’nın omuzlarında büyük bir ekonomik yük oluşturdu, güvenlik sorunu doğurdu, savaş, çatışma ve göçe yol açtı. Bu bağlamda… Irak Kalkınma Yolu, Zengezur Koridoru, Suriye’nin istikrarı, Filistin’de iki devletli çözüm arayışı, Ukrayna barış girişimi… Hepsi istikrar arayışıdır.

Bu eksenin karşıtı İsrail’dir. İsrail’in güvenliği, çevresindeki ülkelerin zayıflığına, kaosa dayanır. Kimi zaman ABD, kimi zaman İran, attıkları adımlarla bu ekseni beslemiştir. Son yıllarda yaşananlar da bu iki eksenin güç mücadelesidir. Derin çatışma burada yatar.


İSRAİL’İN RİCATİ

7 Ekim’den sonra maksimalist taleplerle karşımıza çıkan İsrail gelinen noktada Hamas’la masaya oturmak zorunda kalmıştır. “Büyük” hedeflerinden vaz geçmiş değil ama bu bir ricattir. Peki, ne oldu da rüzgar döndü? Bir. İsrail, küresel maşeri vicdanda, dünya sokaklarında soykırımcı olarak mahkum edilmiştir. Tarihinin en derin izolasyonudur. İki. Hamas’ın askeri yöntemlerle yok edilemeyeceği görülmüştür. Üç. İsrail‘in Doha’yı (ve Suriye’yi) hedef alması Körfez’de güven bunalımı yaratmış, ABD’nin üzerinde titrediği İbrahim Anlaşmaları’nı ve yeni bölgesel mimariyi tehlikeye........

© Yeni Şafak