Trumpizm üzerine bâzı notlar (1)
Tuhaf bir dil oyunu var. Bâzı ilimî kavramlar, hattâ bâzı çetrefil olanları kendi mecrâsından koparılarak günlük dile yerleşiyor ve orada yeniden üretilerek (regeneration) ve bozularak (degeneration) yoğun bir sarfiyâtın konusu olabiliyor. Meselâ karizma kavramı bunlardan birisidir. Weber sosyolojisinde geçer. Weber bu kavramı eski, hayli unutulmuş kilise metinlerinde bulmuş, sıkı sıkıya elden geçirmiş ve bir kavram olgunluğuna ulaştırmıştır. Nasıl olduysa bu kavram akademik kozasından çıkartılarak x, y ve z nesillerinin günlük diline düşmüş, dikkat çeken, ilgi ve hayranlık uyandıran herkes için kullanılır olmuştur.
Bir diğer kavram da
paradigma
kavramıdır. Bilim târihçisi Thomas Kuhn bu kavramı, bilimsel/epistemolojik târihi değerlendirmek adına ince ince işlemiştir. Gelin görün ki, bu kavram da artık her yerde ,çok farklı şekillerde kullanılıyor. Paradigma dönüşümü (paradigmatic shift), yerinde yâhut değil; yeterki sarsıcı olsun her değişim için kullanılıyor.
Biz de bu temâyüle uyup, sarsıcı yankı ve yansımalarına bakarak ,
Trumpizmin
küresel
biir paradigmatik
dönüşüm olup olmadığını sorabilir; eğer öyleyse jeopolitik merkezde yaşanan bir paradigmatik dönüşüm olarak
küresel etkileri nerelere uzanacağın
ı tartışabiliriz. Daha mühimi, Türkiye’nin bu paradigmatik dönüşümden nasıl etkileneceği meselesidir. Ama bunun için sıcağı sıcağına zor da olsa
Trumpizmi hem kendi içinde hem de karşıtlıkları
üzerinden anlamaya
çalışmak
gerekiyor.
Trumpizm şimdilik
bir tepki hareketi
olarak yükseliyor. Bâzı alâmetleri var. Bir defâ söylemsel olarak küreselleşmeye meydan okuyor. Ama buna kapılmamak gerekir. O küreselleşmeye karşı çıkıyorum derken , bir vuruşta dünyâyı karpuz gibi ikiye ayıran ve gözü dönmüşlük içinde saldırganlaşan ve kendisini ağır askerî angajman ve harcamalara kaptıran ,
neoconcu finans kapitalin anladığı mânâda bir küreselleşmeye
karşı çıkıyor. Onu, Aşil........
© Yeni Şafak
