Teröre dâir
Yeni seneye, çok sık rastlandığı gibi terörle girdik. 2017’de terör haberi Türkiye’den gelmişti. Bu defâ zincirleme olarak ABD’den geldi. Tuhaf olan teröristlerin eski askerler olmasıydı. Eylemlerden ilkinde, benzerine daha evvel Almanya’da rastladığımız üzere, bir otomobil kalabalıkların üzerine sürüldü. Daha sonra aynı kişi insanların üzerine rastgele ateş açtı. Silâhlı çatışmalar çıktı. 15 kişi öldü. Onlarca kişi ise yaralandı. Müslüman-Arap kökenli olduğu daha sonra anlaşılan terörist öldürüldü. Aracından IŞİD bayrağı ve çok sayıda patlayıcı ve bomba çıktı.
Diğer saldırı ise, yine eski bir askerin, Trump Oteli’nin hemen girişinde, markası Elon Musk ile anılan bir elektrikli arabayı kendisi ile berâber içinde infilâk ettirmesiydi.
Tabiî ki bu hâdiselerle alâkalı olarak çok sayıda senaryo üretildi. Ama dikkat çekici olan bu senaryoların arkasındaki varsayımın,
terörün güdümlü olduğu
yolunda olmasıydı. Evet, bu mühim. Terörist kendisini hangi niyet veyâ gâye ile açıklarsa açıklasın, yorumcuların kâhir ekseriyeti bunu pek de ciddiye almıyor.
Her terör eyleminin arkasında onu kullanan birileri olduğu, bir yerlere bir mesaj verilmek istendiği
noktasında hâkim bir kanaat var.
1970’lerde bile terör kelimesi kullanılmazdı. Daha çok
anarşizm
ve
anarşist
kelimeleri tercih edilirdi. Anarşizm bizzat bir dünyâ görüşüdür. Arkasında bir siyâet felsefesi yatar. Kelime olarak “iktidarsızlık” özlemini ifâde eder. Bunun için yerleşik her iktidar ilişkisi, her nereden kaynaklanıyorsa kaynaklansın, ister sermâye ister devlet olsun, behemehâl ve ayırım gözetmeksizin berhavâ edilmelidir.
Metotları çok yıkıcı olsa da anarşizm, nihâyetinde bir ahlâkî iddiaya ve öze dayanır.
Anarşizmi daha sonra başka ideolojiler de, dâvâlarına ilişkin kamuoyu oluşturmak için kullanmıştır. Bilhassa sömürgeciliğe karşı mücâdele eden kurtuluş hareketleri bunun başında gelir.
Anarşizm her şekilde Makyavelisttir.
Dâvânın ahlâkîliği ile metotların acımasızlığı; yâni amaç-araç çelişkisi anarşizmde çok derindir. Buna rağmen, şaşırtıcıdır, 1960 veyâ 1970’lerdeki eylemler yine de hatırı sayılır bir kamuoyu sempatisinin konusu olabilmiştir. Bunun sebebi de, sâdece dâvâlarının “yüceliği” ve “ahlâkîliği” değildir. Devletler ve müesses nizamlar........
© Yeni Şafak
visit website