menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Duvarlar üzerine (2)

63 1
03.02.2025

II.Umûmî Harp sonrasında dünyâ duvarlar üzerine kurulmuştu. Ama bu durumun muvakkat olduğu, bâzı kaçınılmazlıklardan kaynaklandığına inanılıyordu. Yaygın özlem ve daha mühimi inanç, bir gün bu duvarların yıkılacağı istikâmetindeydi. Tabiî ki herkes,

duvarsız bir dünyâyı

kendi meşrebince değerlendiriyordu.

Bilim ve fenler

ortak paydaydı. Ayrışma,

felsefî ve ideolojik

noktalarda yaşanıyordu. Kapitalist ekonomiye inananlar, bilim ve fenlerin anavatanının Batı olduğunu ve insanlığın bir gün Batılı liberal, demokratik değerler etrâfında birleşeceğine iman etmişti. Zâten duvarı inşâ eden Batı değildi. Doğu’dan Batı’ya kaçan, göçenler Batı’dan Doğu’ya göçenlerden kat ve kat fazlaydı. Teveccüh

Doğu’dan, yâni karanlık, izbe Demir Perde’nin Doğu’sundan ferah ve ışıltılı Batı’ya

doğruydu. Sosyalist kamptakiler ise bilim ve fenlerin diri güçlerinin kendilerinde olduğunu,

kapitalist kampın ilerlemeci rolünü çoktan kaybettiğini

, bunun için saldırganlaştığını;

devrimin diri, lâkin şimdilik kırılgan olan filizlerini bu saldırganlıktan muhafaza etmek için Duvar’ın bir mecbûriyet hâline geldiğini;

bu filizler büyüyüp kavî bir ağaca dönüştükten sonra Duvar’a ihtiyaç kalmayacağını müdafaa ediyordu.

Hâlbuki Batı/Doğu ayırımlarının içi boştu. Dünyâ işbölümünde aslında Duvar falan yoktu. Hepsi devletçi ve devletli kapitalizmin çeşitlemeleriydi.

Duvar bu işbölümünün ayakta kalmasını sağlayan sun’i bir oluşumdu. II.Umûmî Harp sonrasında dünyâyı kuran akıl diyalektik işliyordu. Esasta aynı olan bu dünyâyı ancak zıtlıkların taşıyacağını biliyorlardı.

Duvar, KED’in (Kapitalist Ekonomi Dünyâ’nın) selâmeti içindi.

Batı’nın Doğu’dan daha özgürlükçü olduğu tezinin ne kadar yanlış olduğunu, Gladio ve P2 Localarının hikâyelerini, CIA etiketli darbeler târihini okudukça gördük. Batı Berlin ile Doğu Berlin’de yaşayanların arasında pek fark olmadığını anlamak için sâdece Heinrich Böll’ün romanlarıyla tanışmak bile yetiyordu.

Totaliterlik her ikisinin de müşterek niteliğiydi. Fark, Doğu bunu göstere........

© Yeni Şafak