Sanatın sergilenmesinde ‘içi beni dışı eli yakan’ konular
Koca İstanbul’daki sergievlerinin (Beyaz Küplerin, sanat galerilerinin) göze batan üç beş yerde resmî kurumlara, çoğunluğunun ise özellikle beyazların ikamet ve/ya eğlence maksatlı olarak toplandıkları yerlerde bankalara, holdinglere, aile şirketlerine ya da şahıslara ait olduğu malumdur.
Resmî sergievlerinin sayısı mahdut olduğundan, sanatçılar buralarda uzun süreli kuyruğa girmekte ve ancak
içeride adamı olanlar
sergi şansına kavuşmaktadır. Beyazların sahasında bulunan sergievlerinde de henüz ünlenmemiş olanlarla, geleneksel sanatın icracıları a priori (evvelî) olarak yer bulmayacakları için geriye
yasak savma
kabilinden sahip çıkan belediyelerle, koyunun bulunmadığı yerde Abdurrahman Çelebi olan keçi misali merdivenaltı sergievleri kalmaktadır.
Belediyeler demişken istitraden belirtelim ki, İstanbul’daki belediyeler içinde Zeytinburnu Belediyesi Başkanlığı’na ayrıca işaret etmek gerekir. Çünkü önceki belediye başkanı gibi Başkan
Ömer Arısoy
da, sanata duyduğu özel ilgiyle kurum binalarında -henüz müstakil bir Beyaz Küp inşa etmemekle birlikte- uygun bulunan her alanı sanat sergilerine tahsis etmektedir.
Buraya kadar olan sözlerimiz sergievi planında yer imkanı ve bu imkandan kimlerin nasıl yararlandırıldığıyla alakalıdır.
İşin bir de sergievi sahipleriyle sanatçılar arasında gerçekleşen pazarlama ve pazarlanma boyutu var ki, buradaki ilişkinin son derece netameli olması bakımından bu konuya girmememiz şimdilik daha uygun olacaktır. Zira bu, pazarlamacıyla (sergievi........
© Yeni Şafak
