menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Heva ve heves havadan incedir

22 0
03.04.2025
Önceki yazımızda Ebü’l Ferec İbnü’l-Cevzî’nin Zemmu’l-Hevâ’sında heva konusunu salt nefis tezkiyesi esasında ele aldığını, maslahata (yeme-içme, evlenme, öfkelenme) sanatı dahil etmediğini, oysaki “Sağlam düşünce ve inanç sahipleri için yeryüzünde açık kanıtlar vardır. Hatta kendinizde de (enfusikum). Hiç görmüyor musunuz?” (Zâriyat, 51/20-21) mealindeki ilahi hükmünün içinden bir okumanın da kendisinden beklenilebileceğini söylemiştik.

Bu söyleyişimiz Ebü’l Ferec’e bir eleştiri değildir. Zira o, kendi zamanının bilgisini ve önceliklerini gözeterek sanatı maslahata dahil etmemiş olabilir.

Ebü’l Ferec’ten yaklaşık doksan yıl önce vefat eden Gazzâlî’de ise durum tam tersidir.

Gazzâlî de nefsin tezahürlerini işlerken tezkiyeyi öne alanlardan olmakla birlikte, aynı zamanda kendi nefsimizdeki kanıtların mahiyetlerini keşfetmede öncülük edenlerden biridir.

Örneğin el-Fusûl fi'l Es'ile ve'l-Ecvibe’sinde “Onun şeklini tamamladığım (tesviye ettiğim) ve ona ruhumdan üflediğim (ve nefehtu) vakit, siz de hemen onun için secdeye kapanın.” (Hicr, 15/29) mealindeki ayette yer alan tesviye kelimesine ‘ruh taşımaya elverişli olan mahallin yaratılması’ anlamını verirken, nefh’in şeklini “üfleyen kimsenin içinden, söz gelimi tutuşturmak için çalı çırpıya doğru hava çıkarma…”, sonucunu ise aynı örneğe göre “tutuşturma olgusu” olarak açıklamış, tutuşturmayı da intikam ve kızgınlık kelimeleriyle açmıştır. (İnsan Nasıl İnsan Oldu?, trc.: Muhammed Yazıcı, Ketebe)

Bu minvalde İbn Arabî’yi........

© Yeni Şafak