menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gazze Soykırımı’na karşı çıkmanın başı ve sonu: Vicdan

10 0
11.10.2025
Önceki yazımızda, İberya’daki Müslümanların varlıklarını en ağır şiddetle ortadan kaldırma çabalarını ifade eden Reconquista kavramının, hasredildiği 718-1492 yılları arasındaki devirde değil, ondan çok çok sonra kullanıldığını, öte yandan milel ve nihal eserlerinin sahibi büyüklerimizin -ki bunlardan biri Endülüslü İbn Hazm’dı- aynı bağlamda Katoliklik mezhebine özel bir vurgu yapmadıklarını belirtmiştik.

Bunun anlamı, büyüklerimizin tek isimle Hıristiyanlığı muhatap alarak, kimlerinin isimlerini zikretmelerine rağmen onun mezhep ve tarikatları üstünde durmaya gerek görmeyişleridir. Nitekim bu bağlamda Fahreddin er-Râzî, İtikâdât’ında akide ve amel farklılıklarına çok kısa bir şekilde değinerek Hıristiyanlığın beş büyük fırkasını üç-beş satırla iletivermiştir.

Büyüklerimiz Hıristiyanlık konusundaki bu toptancı tutumlarıyla bize şunu da söylemişlerdir: Hıristiyanlık, şeran ve siyaseten İslam’a muarız, daha açık bir ifadeyle düşmandır. Ondaki mezhep ve tarikatlardan kimilerinin İslam’a yakın görünmelerine akide yönünden değil ancak siyaseten itibar edilebilir.

Nitekim Endülüs’ün fethi -Katoliklerle doğrudan mücadele- de böylesi bir siyasi yakınlığın kurulmasıyla başlamıştır.

Özetle, Hz. İsa’yı Tanrı değil peygamber olarak vasıflandırmak ve Hz. Meryem’e bir kutsiyet atfetmemekle Katoliklik mezhebinden farklı olan Arianlar’ın Sebte hâkimi Julianos, Vizigot Kralı Katolik Rodrigo ile olan savaşında, 705 yılında Mağrib Afrikası’nda kesin bir zafer kazanan Mûsâ b. Nusayr’dan yardım........

© Yeni Şafak