menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Filistinlileri seven Katolikleri sevmeli miyiz?

23 0
09.10.2025

Küresel Sumud ile Özgürlük filolarında yer alan serdengeçtilerin, ABD-İsraili’nce soykırıma maruz bırakılan Gazzeli mazlumlara sembolik de olsa bir yardım ulaştırabilmek ve maksatla zaten tüm giriş kapılarını tamamen kapatmış bulunan ABD-İsraili’nin hiç değilse deniz yönünden kıskacını yani ablukasını kırmak için yaptıkları seferleri yoğun olarak konuşuyoruz.

Konuşmamız da gerekiyor çünkü, o filolarda yer alanlar uluslararası sularda seyrettikleri halde, ABD-İsraili’nin saldırında derdest edilmekle kalmadılar, Yeni Şafak gazetemizin de ilgili bir rapor vesilesiyle haberleştirildiği üzere (bkz.:

https://www.yenisafak.com/dunya/israilin-iskence-ve-suc-merkezi-4755709

) Negev Çölü’nde, Beersheba’nın yaklaşık 72 km güneybatısında yer alan bir Ktzi’ot Gözaltı Kampı’nda muhtelif sorgulamalara, tacizlere ve işkencelere maruz kaldılar.

Elbette bunları hukuki ve insani boyutlarıyla derinlemesine konuşacağız ama, kendi dilimizin çoğu tarihi bir üzüntünün izi olan hatırlara göre işleyişi sebebiyle Katoliklik kelimesi üzerinden uçlanan bir homurdanmayı da yok sayamayız.

Şöyle ki, Sumud ve Özgürlük filolarında en azı bir, en fazlası elli altı olmak üzere ABD, Almanya, Arjantin, Avustralya, Avusturya, Bahreyn, Belçika, Birleşik Krallık, Brezilya, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Endonezya, Fas, Finlandiya, Fransa, Güney Afrika, Güney Afrika, Hırvatistan, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, Japonya, Kanada, Kolombiya, Kuveyt, Litvanya,........

© Yeni Şafak