menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Edebiyatta sekülerleşmenin ilk adımı: Hakikatin gerçekliğe feda edilmesi

20 6
30.01.2025

Yazımızın başlığı

edebiyat, hakikat

ve

gerçek

ile bunlara

değgin

olarak türetilmiş kelimelerin anlamlarına bakmamızı gerektirir.

Nev-zuhur bir kelime

olan edebiyatın evvelinde edeb, edeb-i kelâm, edebî kelimelerinin bulunduğu, edebiyatın bugünkü tanımının ise 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren oluştuğu bilinen bir husustur.

Edebiyatın şimdiki tanımının geçmişte olmayışı şiir ve inşa kelimelerinin varlığı nedeniyledir. Zira bu iki tanım, idrake tabidir ve bu minvalde özel bir tanım edinebilmek için şiirin şuurdan, mimarinin de inşadan doğurtulması gerekir. (Bkz. Neydi ‘bizim’ edebiyatımız, Yeni Şafak, 8.08.2023)

Edebiyatın bugünkü tanımı “Gerçek ya da gerçeğe dair veya benzer olgu, olay, düşünce ve duyguların estetik bir zevk yaratacak şekilde söz ve yazıyla anlatılmasıdır.”

Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra oluşmaya başlayan bu tanıma ulaşıncaya kadar az dil dökülmemiş ve az kavga verilmemiştir.

Çünkü edebiyat kelimesinin müstakil olarak üretilmesinden başlanarak söze ve tartışmaya açılmasındaki esas sebep

yenileşme

kelimesiyle süslenmiş olan

Batılılaşma

yani edebiyatı

Batılılar gibi yapma

isteğidir.

Nitekim

Şinasi’nin

başlattığı ve

Namık Kemal’in

sürdürdüğü tartışmada, edebiyatçıların

hakikatperverân

olması yönündeki talep ya da şart, Edebiyat-ı cedide / Servet-i fünûn mensupları tarafından

realizme

/ gerçekçiliğe bağlanacak ve hatta

Mehmet Rauf’un........

© Yeni Şafak