menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir ibnü’l-vaktin hâliyle hâllenmek

20 17
20.03.2025

Allah’ın rızasını, Peygamber Aleyhisselam’ın şefaatini kazanmak için

sûfîlik yoluna

girenlere gıpta ederiz. Bu yola girmeyenleri ise sorgulamayız. Öte yandan bu yola girmemenin,

ibnü’l-vakt

olan bir sûfînin hâlince hâllenmeye -onun

gibi

olmaya- mani olmadığını da gözetiriz.

Bu cümlemiz gereğince, önceki yazımızda ana hatlarıyla işlediğimiz ibnü’l-vakt konusunu bir de ehlinin dilinden naklederek tamamlamak isteriz.

Abdurrezzak Tek, Tasavvufî Mertebeler Hace Abdullah el-Ensarî el-Herevî

Örneği (Ketebe, 2024), s. 278-280:

“Yaşadığı anda ve içinde bulunduğu vakitte yapılması en uygun olanı yapan ve o vakitte kendisinden istenen şeyle meşgul olan kişiye ibnü’l-vakt (vaktin oğlu) adı verilir. Amr b. Osman el-Mekki, ‘Sûfî her vakitte o vakit içinde yapılması en uygun olan şeyle meşgul olan kuldur’ sözüyle bu hususu dile getirmiştir. Söz konusu hâli yaşayan sâlik, vaktiyle ilgili tasarruf ve vâridatı kabullenir, kendi tercihlerini bir kenara bırakarak Hakk’ın irâdesine boyun eğer. Allah’tan gelen vecd, cezbe, aşk, şevk veya havf, hüzün, kabz ve heybet gibi manevi duyguların etkisi altında kalarak kendi irâdesini kullanamaz; gaybdan gelen tecellilerle vaktinin hükmü altına girer.

Konuyu aynı çerçevede değerlendiren Kâşâni, ibnü’l-vakt olmayı şöyle tarif etmektedir: ‘Vakit hâlihazırda sende olan her şeydir. Eğer Hakk’ın seni yönlendirmesi hâlinde isen, buna rızâ ve teslimiyet göstermelisin ki vaktin hükmü ile olasın. Ve hatırına O’ndan başka bir şey gelmesin.........

© Yeni Şafak